İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın hayatını kaybettiği helikopter kazasına ilişkin değerlendirmeler yapan Siyaset Bilimci Prof. Dr. Ragıp Kutay Karaca, “Reisi’nin ölümü İran’daki düzeni etkilemeyecektir. Ayrıca bunun bir kaza olması ihtimalinin daha fazla olduğunu düşünüyorum” dedi.
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın helikopter kazasında hayatını kaybetmesi tüm dünyada şoke etkisi oluşturdu. Dünya gündemine oturan kaza kırıma ilişkin İstanbul Aydın Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ragıp Kutay Karaca çeşitli değerlendirmelerde bulundu.
“Yüzde 30 gibi en düşük oy oranıyla Cumhurbaşkanı seçilmişti”
Cumhurbaşkanı Reisi’nin ölümünün İran siyasetindeki muhtemel etkilerine ilişkin konuşan Karaca, “İran’da en önemli kişi dini liderdir. Dini bir konsey var ve devrim konseyinden geçen kişiler ancak belli yerlerde aday olabiliyorlar. Reisi’nin seçildiği seçime bakarsanız da karşısındaki tüm adayların bu konsey tarafından engellendiğini ve Reisi’nin yüzde 30 gibi en düşük oy oranıyla Cumhurbaşkanı seçildiğini hatırlarsınız. Dolayısıyla İran’daki düzen, Cumhurbaşkanı kaybıyla tamamen değişecek ya da farklı noktalara gidebilecek bir düzen değil” açıklaması yaptı.
“İran için Uluslararası görünüm etkisi olur”
Karaca sözlerine şu şekilde devam etti:
“Cumhurbaşkanı’nın yetkisi de Devrim Konseyi’nde ve dini liderde. Dolayısıyla yerine yardımcısı vekâleten getirilecek. Dini liderin ve devrim konseyinin işaret ettiği kişi, bir şekilde seçimle Cumhurbaşkanlığı makamına oturacak. İran içerisinde bunun etkisi şöyle olur: Bunun bir uluslararası görünüm etkisi olur. Sonuçta Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı güvenliği en ön planda olması gereken kişiler ancak koruyamıyorsunuz” dedi.
“Suikast olduğu ortaya çıkartılmazsa ilişkiler üzerinde hiçbir etkisi olmaz”
Güvenliği sağlayamama, hava durumunu ön görememe gibi faktörler olursa bunun İran’ için kötü algı oluşturacağını ifade eden Karaca, “Bu olayda bir dış mihrak ya da dış bir etken var mıdır? İsrail’in İran’a karşı düzenlediği bu tip eylemlere bakarsak en son İran Konsolosluğu vuruldu. Daha önce bilim insanları öldürüldü. Yani doğrudan iç işlerine karışacak bir nokta yok” şeklinde konuştu.
Suikast ihtimalini de değerlendiren Karaca, “Şimdi bu işleyişe baktığınız zaman İsrail, Cumhurbaşkanına yapılacak bir suikastı üstlenmeyecekse bir anlam ifade etmeyecektir. Yalnızca ölenler kalacaktır ve bu bir kaza kırım olarak geçecektir. İsrail suikast beyanında bulunmazsa ya da bunun bir suikast olduğu ortaya çıkartılmazsa o zaman İran-İsrail ya da İran ABD ilişkileri üzerinde hiçbir etkisi olmaz“ diye konuştu.
“Reisi, ABD ile açık görüşmeler yapmak istiyordu”
Kaza kırım olması durumunda İran’ın uluslararası siyasetteki itibarını zedeleyeceğini vurgulayan Karaca son olarak şunları söyledi:
“Reisi, Amerika’yla daha açık görüşmeler yapılmasını isteyen bir kişiydi. Bu iç mücadelenin bir sonucu olur mu? O olursa zaten bunun bir suikast değil kaza kırım olduğu açıklanır. Bunun bir kaza olması ihtimalinin daha fazla olduğunu düşünüyorum. Kaza olmuş olsa bile İran adına çok olumsuzluk içeren bir pozisyona neden olur. Uluslararası algı olarak enkazın yerini tespit edememe, gece görüşü olmayan uçaklar, bütün bunlar olumsuz etkiye neden olur.“