Kültür varlıkları açısından Batı Anadolu’nun en önemli alanlarından biri olan Latmos (Beşparmak) Dağları’nda Kilim Mevkii Arkeolojik Yerleşimi ve Kutsal Alanı 1. Derece Arkeolojik Sit” ilan edildi.

Aydın Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından koruma kararı çıkarılan bölgede kilise kalıntısı, freskler ile mimari yapılara ait işlenmiş mermer bloklar, demir işliği ve pişmiş toprak seramik yayılımından oluşan Bizans Dönemi’ne ait yerleşim yeri kalıntıları bütüncül olarak koruma statüsüne alındı.

Hayvan Katliamının Yaşandığı Gebze’de Tepkiler Büyüyor! Hayvan Katliamının Yaşandığı Gebze’de Tepkiler Büyüyor!

Aynı bölgede önceki yıllarda çalışmalar yapan Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hatice Özyurt Özcan, “Eğri Dere Kayası ve Kilisesi, Bafa gölünün kuzeyinde, Söke sınırları içinde Eğri Dere olarak anılan mevkide, içi oyuk kayalardan oluşan tepelik bir alandaki büyük bir kaya kütlesinin dış yüzünde, kütlenin formuna uydurularak geniş bir yüzeyi kaplayacak şekilde yapılmış duvar resimleri bulunmaktadır. Aynı alandaki ikinci resimli yüzey, kaya kütlesinin kuzeyinde, büyük bir kısmı bitki dokusu ve molozlar altında kalmış, mimari plastik malzemeleri etrafa dağılmış durumdaki bir kilise kalıntısının kuzey duvarıdır. Eğri Dere kayasında ve kilisesinde yer alan geometrik motifler ve bunların alt kısımlarında yer alan figüratif ve konulu tasvirlerin büyük bir kısmı tahrip olmuş ve yıpranmıştır. Bu sebeple sahneleri tanımlamak oldukça zordur. Ancak bu sahnelerde kısmen korunmuş ikonografik veriler ışığında kaya kütlesinde, madalyon içindeki figürün Pantokrator İsa’dır. Bu resmin devamında yer alan sahne Anastasis’dir. Resimler M.S. 7-8 yüzyıl arasına tarihlenmektedir. Kaya kütlesi önündeki kilisede ise Lazarus’un Dirilişi sahnesi resmedilmiştir. Bu sahnenin de aynı tarihlerde yapıldığı düşünülmektedir. Kiliseye ait mimari plastik eserlerde bu tarihleri destekler özelliklerdir” dedi.

Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği Bahattin Sürücü ise “8 bin yıllık kaya resimlerinin yanında, hiçbir kazı çalışması yapılmadan bile görülebilen Bizans Dönemi’ne ait yüzlerce eserin bulunduğu Latmos Dağları’nın gökten yağmış gibi duran kayalıkları içinde keşfedilmeyi bekleyen daha nice eserlerin var olduğunu tahmin ediyoruz. Bu keşiflerin yapılması ve eserlerin meydana çıkarılması için onlarca yıla, uzun bir zamana ihtiyaç vardır. Ancak pıtrak gibi çoğalan maden ocakları adeta bu eserlerin üstünü kapatacak şekilde büyük bir hız ve hırsla faaliyetlerini sürdürmektedir. Aydın ve Muğla illerinin ve ülkemizin gelecekteki en önemli doğal ve kültürel alanlarından biri olarak Türkiye’nin tanıtılmasında büyük katkısı olacak Latmos Dağları’nın bütüncül olarak korunması için her kuruma ve her bireye önemli görev düşmektedir” diye konuştu.