Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi tarafından düzenlenen ’Genç Türkiye Cumhuriyeti’nde Tercüme Bürosunun Kültürel Değişimi’ başlıklı seminer, Taciser Tüfekçi Sivas Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.

Eskişehir için Halk Lokantası müjdesi! 4 çeşit yemek sadece 65 TL... Eskişehir için Halk Lokantası müjdesi! 4 çeşit yemek sadece 65 TL...

Konferansta çeviri tarihinin başlangıcına, gelişimine ve Tercüme Bürosu’na değinen Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Volga Yılmaz Gümüş, yapılan çeviri hareketlerine değinerek, “Çeviri tarihi son yılların çeviri alanında ilgi duyulan bir konusu. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını kutlarken buna bir katkıda bulunmak istedim ve bu çalışmayla sizlerle bir araya geldik. Tanzimat dönemiyle birlikte Osmanlı’da Batılılaşma hareketleri başlıyor. Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte bu hareket, daha sistematik hale geliyor. Genç Türkiye Cumhuriyeti dediğimizde bunun en önemli yapı taşı yenileşme öncülüğünde bir Türk ulusu inşa etmek. Bu doğrultuda dil ve kültür reformları düşüncesinde harf devrimi, dil devrimi ve yayıncılık faaliyetlerinin düzenlenmesini görüyoruz. 1930’larda Ahmet Hamdi Tanpınar gibi isimler çeviri faaliyetlerinin yetersizliğine vurgu yapıyorlar" dedi.

“Maarif Vekili önderliğinde Tercüme Bürosu kuruluyor”

Dönemin Maarif Vekili Hasan Âli Yücel’in 1939’da 1. Türk Neşriyat Kongresi’ni toplayarak yayıncılık ve çeviri alanında birtakım önemli adımlar attığını gördüklerini söyleyen Gümüş, "Kongre açılışında yaptığı konuşma, çeviriyi ve yazarların bu alandaki kaygılarını içeriyor. Tercüme seferberliği terimini kullanıyor Hasan Âli Yücel. Kongrede bir Tercüme Heyeti kuruluyor. Encümen bir rapor hazırlıyor ve 1940 yılında Tercüme Bürosu kuruluyor. Bu büronun ilk işi dilimize çevrilmesi lüzum görülmüş Batı klasiklerinden oluşan bir liste hazırlamak. O dönemin kültürel yaşamını biçimlendiren aydınlar, bu büroda görev alıyorlar. Devlet eliyle yönetilen Tercüme Bürosu, 1940-1966 yılları arasındaki yıllarda toplam bin 247 kitap çevirisi yayımlıyor. Büronun en üretken dönemi olan ilk 7 yılda ağırlıklı olarak edebi eserler çevrilip yayımlanıyor. ‘Dünya Edebiyatından Tercümeler’ başlığı dizisiyle ön plana çıkan büroda, Fransız klasiklerinden olmak üzere Alman, Rus, Yunan ve İngiliz klasiklerinden eserler çevriliyor. O dönemdeki ‘hümanizm’ vurgusunu yansıtacak şekilde eski Yunan klasikleri de Türkçe’ye aktarılıyor. 1959’da Uluslararası Çevirmenler Federasyonu’nun bir toplantısında federasyon başkanı, Tercüme Bürosu çatısı altında gerçekleştirilen çeviri faaliyetleri hakkında konuşma yapıyor ve Türkiye’yi ’çeviri cenneti’ olarak tanımlıyor" şeklinde konuştu.

Edebiyat Fakültesi Mütercim Tercümanlık Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Volga Yılmaz Gümüş’ün konuşmacı olarak yer aldığı seminere Edebiyat Fakültesi Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Yelda Uçkan ve Prof. Dr. Fuat Güllüpınar başta olmak üzere çok sayıda kişi katılım gösterdi. Seminer, katılımcılardan gelen soruların cevaplanmasının ardından sona erdi.