Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, bu yıl 2.’si düzenlenen Şuşa Global Medya Forumu’nda, "Biz her zaman Kıbrıslı kardeşlerimizin yanında olacağız" dedi.

Azerbaycan Medya Geliştirme Ajansı tarafından düzenlenen Şuşa Global Medya Forumu, “Yanlış Bilginin İfşa Edilmesi: Dezenformasyonla Mücadele” temasıyla Karabağ’ın kültür başkenti Şuşa’da başladı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev 50’e yakın ülkeden 150’den fazla katılımcının yer aldığı etkinliğin açılış konuşmasını yaptı. Güney Kafkasya bölgesinde tarihi bir dönüşüme tanık olduklarını belirten Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, “Biz hiçbir zaman işgali, sonuçlarını, verdiğimiz kurbanları ve büyük galibiyetimizi unutmayacağız. Biz ve gelecek nesiller bununla onur duyacaktır. Ancak biz buna odaklanmamalıyız. Biz bunu daime kullanmamalıyız ve bir sembol haline getirmemeliyiz. Biz ileriye bakmalıyız. Azerbaycan’ın Karabağ zaferi bölgedeki tek jeopolitik değişiklik değildir. Bölgede tarihi-jeopolitik değişimler yaşandığını söyleyebilirim. Bölgede, geleneksel ittifaklar bir miktar zayıfladı ve yeni iş birliği biçimleri ortaya çıktı. Elbette geçen sene eylül ayında toprak bütünlüğümüzün ve egemenliğimizin tamamen restorasyonu en önemli olaydır. Bu sadece birinci ve ikinci forum arasında değil, genel olarak modern tarihimiz açısından da önemli bir olaydı” dedi.

“Ermeni yanlısı siyasetçiler ve medya temsilcileri Azerbaycan’a saldırarak asılsız iddialarda bulundu”

Azerbaycan’ın uzun yıllar boyunca gerçeklerin manipüle edilmesine ve yalanlara maruz kaldığını belirten Aliyev, "Bazen uluslararası medyada Azerbaycan hakkında çıkan bilgilerin doğru olmasına şaşırıyoruz. Bunlardan biri Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki çatışma ve tüm Ermeni diasporasının seferberliğiydi. Ermeni yanlısı siyasetçiler ve medya temsilcileri Azerbaycan’a saldırarak asılsız iddialarda bulunmuştu" diye konuştu.

"Rusya ile ikili ilişkilerimizde çözülemeyecek hiçbir sorun yok”

Son dönemde Azerbaycan ile Rusya arasında üst düzeyde görüşmeler gerçekleştirildiğini vurgulayan Aliyev, "Rusya ile ikili ilişkilerimizde çözülemeyecek hiçbir sorun yoktur ve uzun süredir de böyledir. İttifak anlaşması imzalanmasından önce bile durum böyle değildi. Biz halklarımız arasında yüzyıllardır karşılıklı saygıya, karşılıklı anlayışa, karşılıklı çıkara ve ilişkilere dayalı ilişkiler kuruyoruz. Nitekim son dönemde üst düzey toplantıların yoğunluğu arttı ve buna büyük ihtiyaç var. Nisan ayında Moskova’da, bu ayın başında Şangay İşbirliği Örgütü çerçevesinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya geldik ve muhtemelen yıl sonundan önce tekrar bir araya geleceğiz ve görüşeceğimiz konular çok geniş” dedi.

Uluslararası medya tarafından Azerbaycan’da ve bölgede yaşanan olayların objektif bir şekilde ele alınmasını istediklerini söyleyen Aliyev, halen bazı dezenformasyonlara rastladıklarını ve zamanla Batı’daki siyasi çevrelerde gerçeklerin giderek daha fazla ortaya çıkıştığını söyledi.

“COP29 üst liglerde bulunmamız için çok önemli bir şans”

Azerbaycan’ın COP29’a ev sahipliği yapacağı açıklanınca Batılı medya kuruluşlarınca saldırılara uğradıklarını belirten Aliyev, “Meslektaşlarımla konuştuğumda bu etkinliğin Azerbaycan için büyük bir baş ağrısı olacağını söylüyorlardı. Biz petrol ve doğal gaz rezervleri ile zengin olan bir ülke olduğumuz için suçlanıyorduk. COP28’e ev sahipliği yapan BAE de aynı suçlamalara maruz kaldı. Medya tarafından çok organize ve büyük bir saldırıya uğradık. Ancak zaman geçtikçe bu saldırıların etkisi azalıyor. Bu etkinlik uluslararası arenada bir numaralı etkinliktir. Bu etkinlik bizim üst liglerde bulunmamız için çok önemli bir şans” diye konuştu.

TUSAŞ saldırısı PKK’nın Öcalan’a yapılan teklife kanlı bir cevabı! TUSAŞ saldırısı PKK’nın Öcalan’a yapılan teklife kanlı bir cevabı!

“Fransa’nın yaptıklarına son verilmeli”

Azerbaycan’ın Bağlantısızlar Hareketi’nin başkanlığı döneminden itibaren sömürgeciliğe karşı mücadeleyle yakından ilgilenmeye başladığını belirten Aliyev, “Bağlantısızlar Hareketi’nin pek çok üyesi geçmişte sömürgeciliğin kurbanı oldu. Milyonlarca insan da sömürgeciliğin kurbanı oldu. Bazı ülkeler hala bunun acısını çekiyor. Gambier Adaları ve Mayotte Adası hala sömürge yönetimi altındadır. Bu bizim yükümlülüğümüzdü, bu ülkelerin kendilerini geçmişin bu iğrenç kalıntısından kurtarmalarına yardımcı olmak istiyoruz. Ne yazık ki Fransa hükümeti medyayı kullanarak bize karşı suçlamalarda bulundu. Onlar Azerbaycan’a karşı soğuk savaş açtı. Fransa’nın yaptıkları iğrençtir ve buna son verilmeli. Fransa’nın oradaki insanların kaderlerine bu derecede müdahale etmeye hakkı yok. Biz sömürgeye maruz kalan bütün halkları desteklemeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

“Ermenistan ile normalleşme sürecinde ilerleme kaydediliyor”

Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki barış anlaşmasının metnin yüzde 90’a yakınının karşılıklı olarak kabul edildiğini belirten Aliyev, “Ermenistan bu hükmü ve Karabağ’a ilişkin terminolojiyi oradan çıkarmayı kabul etti ve böylece normalleşme sürecinde ilerleme kaydediliyor. Ancak burada iki konunun açığa kavuşturulması lazım. Bunlardan biri, Ermenistan’ın bizim tekliflerimize olumlu yanıt vermesidir. İkincisi, Minsk Grubu’nun iptali için Ermenistan ve Azerbaycan’ın ortaklaşa AGİT’e başvurması gerekiyor. Çünkü bu grup uzun süredir aktif değil. Fransa bu bölgede hiçbir arabuluculuk görevi yapamaz. Eğer Ermenistan bu grubun varlığını halen korumak istiyorsa demek ki halen Azerbaycan’a yönelik toprak iddiaları var. Bu bir sınav. Onların açıklamaları ve icraatları arasında farklılıklar var. Onlar eskiden ’Karabağ Ermenistan’dır’ diyorlardı, ancak şimdi ’Karabağ Azerbaycan’dır’ diyorlar. Şimdi ise bu konuda somut adımlar atmak lazım” dedi.

“Ermenistan Anayasasında Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne karşı tehdit var”

Aliyev, Ermenistan Anayasasında Azerbaycan’a karşı toprak iddialarının bulunduğunu belirterek, “Orada Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne karşı tehdit var. O maddede Ermenistan ile Karabağ’ın birleşmesinden bahsediliyor. O madde anayasalarında bulunduğu sürece barış anlaşmasının imzalanması mümkün değil. Bugün ben daha az umutluyum. Çünkü Başbakan Paşinyan benimle İngiltere’de görüşmeyi kabul etmedi. Bu görüşme Britanya hükümetinin teklifiydi. Ermenistan ise bunu reddetti. Buna şaşırdık, çünkü 4 ay önce Almanya Başbakanı (Olaf Scholz) benzer bir görüşmeyi Münih kentinde organize etmişti. Başbakan Paşinyan son görüşmeyi kabul etmedi. O benimle görüşme istemiyorsa hangi barış anlaşmasından bahsedilebilir. Madem Britanya Başbakanıyla konuşmak istemiyordu, neden Londra ve Oxford’u ziyaret ediyordu? Yani birçok konuda çok ciddi çelişkiler var. Ama göreceğiz” ifadelerini kullandı.

“İsrail-Filistin çatışması en kısa zamanda durdurulmalı ve buna son verilmeli”

Gazze’de barış ve ateşkesin temin edilmesi için Azerbaycan’ın tutumunu defalarca dile getirdiğini vurgulayan Aliyev, “İsrail-Filistin çatışması en kısa zamanda durdurulmalı ve buna son verilmeli. Biz uzun yıllar boyunca siyasi ve ekonomik bakımdan Filistin’e destek verdik. Biz Filistin’in bağımsız devlet kurma isteklerini her zaman destekledik ve burada iki devletli formülü destekliyoruz. Yakın Doğuda barışın sağlanması için Filistin devleti kurulmalı ve Doğu Kudüs onun başkenti olmalı” dedi.

“TDT zirvesine katılımı KKTC’nin tanınmasına doğru atılan önemli bir adım”

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın birkaç ay önce Azerbaycan’a davet ettiğini hatırlatan Aliyev, “Kendisini özellikle Türk Devletleri Teşkilatı Gayriresmi Zirvesi’ne davet ettim. İlk defa masa arkasında kendi bayrağıyla yer aldı. Burada kardeşlik borcumuzun gereğini yaptık. Sayın Ersin Bey’in bu toplantıdaki katılımı KKTC’nin tanınmasına doğru atılan önemli bir adım. Biz her zaman Kıbrıslı kardeşlerimizin yanında olacağız" şeklinde konuştu.

“Türk Devletleri Teşkilatı’nı dünya çapında güç merkezine çevirmeliyiz”

Türk Devletleri Teşkilatı’nın çok büyük geleceği olduğunu belirten Aliyev, “Bu teşkilat daha da üst seviyelere yükseltmek için ortak çaba gerekiyor. Coğrafyamız çok büyüktür, doğal kaynaklarımız, genç ve artan nüfuzumuz var. Bütün bu faktörler teşkilatımızın potansiyeline gösteriyor. Biz birliğimizi daha da güçlendirerek Türk Devletleri Teşkilatı’nı dünya çapında güç merkezine çevirmeliyiz. Bazı teşkilatlar çöküşte, ancak Türk Devletleri Teşkilatı yükselişte. Bu yükseliş rahat olmalı ve ortak çabalarla bunu sağlayacağız. Buradan birkaç 100 metre mesafede Aziz Kardeşim (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan) Tayyip Bey’le biz 15 Haziran 2020 yılında Şuşa Beyannamesi’ni imzaladık. Türkiye-Azerbaycan resmen müttefik oldu. Teşkilat olarak her bir ülkenin bağımsızlığını destekliyoruz, koruyoruz her şeyden üstün tutuyoruz. Karabağ zaferi bir çok adreslere güzel bir mesaj oldu. Gücümüz birlikte olduğunda yumruğumuz daha ağır olur, demir daha güçlü olur inşallah öyle olacak” ifadelerini kullandı.

22 Temmuz’a kadar devam edecek olan 2. Şuşa Küresel Medya Forumu kapsamında “Dezenformasyonun Kapsamının Belirlenmesi”, “Dezenformasyona Karşı Daha Dayanıklı Bir Toplum Oluşturmaya Yönelik Politikalar ve Girişimler”, “Yapay Zekanın Gerçeklik Üzerindeki Etkisi, Medya ve Dezenformasyon: Medya Okuryazarlığının Teşvik Edilmesi” ve “İklim Hareketi ve Medya” adlı 4 ayrı panel düzenlenecek. Forumda 30’a yakın ülkenin haber ajansları, 3 uluslararası kuruluş ve 82 medya kuruluşu yer alıyor.