Günümüzde yerli markaların yurt dışına açılma süreci hız kazanırken, bu adımların yalnızca ticari değil, aynı zamanda güçlü bir hukuki zemin üzerinde ilerlemesi gerektiği hukukçular tarafından sıklıkla vurgulanıyor. Özellikle şirketleşme, markalaşma ve franchise yapılarında atılan her adım, uzun vadeli başarı açısından belirleyici rol oynuyor.

Avukat Abdullah C. Aygün, uluslararası şirketleşme ve ticaret hukuku alanlarında yürüttüğü çalışmalarla, markaların sadece ticari değil, stratejik ve hukuki olarak da doğru yapılandırılması gerektiğine dikkat çekiyor. Aygün’e göre, şirketlerin globalleşme sürecinde karşılaştıkları en büyük risk, hukuki yapının yerel kültür ve mevzuatla uyumlu şekilde inşa edilmemesi.

“Her Ülkenin Kültürü Hukukunu Etkiler”

Bir markanın başka bir ülkede faaliyet göstermesi yalnızca mevzuatla sınırlı bir durum değil. Aynı zamanda o ülkenin kültürel ve ticari alışkanlıklarının da dikkate alınması gerektiğini belirten Aygün, “Bir hukukçu olarak sadece yasaları bilmek yetmez. O yasaların hangi kültürel bağlamda uygulandığını da okumak gerekir. Aksi halde, sözleşme hükümleri ne kadar güçlü olursa olsun, sahadaki uygulama başarısızlıkla sonuçlanabilir” ifadelerini kullanıyor.

Franchise Sistemleri İçin Uyarlanmış Hukuk Zorunluluğu

Türkiye’den çıkan markaların franchising yoluyla yurt dışında büyümesi son yıllarda hız kazanmış durumda. Ancak bu sistemin doğru kurgulanmaması halinde ciddi ihtilaflara zemin hazırlanabileceği belirtiliyor. Av. Abdullah C. Aygün, her ülkenin franchise mevzuatının ve ticari teamüllerinin farklılık gösterdiğine dikkat çekerek, “Uluslararası bir franchise sözleşmesi, yalnızca bir tercüme değil; her ülke için yeniden yapılandırılmış bir model olmalıdır” uyarısında bulunuyor.

Marka Tescili ve Fikri Hakların Korunması İhmal Edilmemeli

Uluslararasılaşma süreçlerinde göz ardı edilen konulardan biri de marka ve patent koruması. Yurt dışında tescil edilmeyen markaların, yerel aktörler tarafından hızla sahiplenilmesi riskiyle karşı karşıya kalabildiği görülüyor. Bu konuda önleyici hukuk anlayışını vurgulayan Aygün, Madrid Protokolü ve benzeri uluslararası sistemlerin etkin kullanılmasının, markaların uzun vadeli itibar ve pazar güvenliği açısından kritik önemde olduğunu ifade ediyor.

Hukuki Planlama, İş Modelinin Bir Parçası Olmalı

Esra Erol'da Aylardır Aranan Fatih Aydın Olayında Şok Gelişme Esra Erol'da Aylardır Aranan Fatih Aydın Olayında Şok Gelişme

Şirketleşme, yatırım ve genişleme stratejilerinin yalnızca finansal ve operasyonel açıdan değil, hukuki perspektiften de şekillendirilmesi gerektiğini vurgulayan uzmanlar, markaların sürdürülebilirliği için “hukuki planlamanın” en az iş planı kadar stratejik bir unsur olduğunun altını çiziyor.

Markaların yurt dışında faaliyet göstermeye başlamadan önce, şirket kurulumundan vergi yükümlülüklerine, çalışma izinlerinden ticari temsilcilik yapılarına kadar her aşamanın titizlikle ele alınması gerektiği vurgulanıyor. Bu sürecin profesyonel bir hukuki kadro tarafından yönetilmesi, yalnızca ihtilafları önlemekle kalmıyor, aynı zamanda marka itibarını ve yatırım değerini de güvence altına alıyor.