Misakı Milli'de güney sınırları, Haleb'in 10 km güneyinden geçiyordu. 12 Adalar, Selanik ve Batum da bu sınırların içindeydi.
Bu misak, bu yemin bir gün mutlaka gerçekleşecek. İşte o gün 29 Ekim bir başka olacak.
Bu arada 29 Ekim, yeni bir devletin değil, sadece cumhuriyetin ilanıdır. Osmanlı hanedanı sona ermiş ve yönetim sistemi değişmiştir. Kurulan yeni bir devlet yoktur ve olay bir bayrak değişimidir. Dünyadaki hiç bir devlet, hanedan sona erdi diye bitmemiştir.
Türkiye Devleti de, bu topraklarda, 1071 yılından ve hatta daha öncesinden bu yana, en az 947 yıldır vardır ve daha çok uzun zaman payidar kalacaktır.
Cüce ve çekirdek ulus devlet esaretinden ve anlayışından yavaş yavaş kurtulacağız... Her şey aslına rücu eder, edecektir.
Cumhurbaşkanlığı forsunda 16 yıldızla ifade edilen tarihteki Türk devletlerinin tamamı imparatorluktur ve sadece 17. son rejim, Türkiye Cumhuriyeti imparatorluk değildir.
Ve ayrıca... Tarihteki Türkiye Devleti adını ilk alan "ed devlet ut Türkiyye" Memluklar gibi veya ilk Türkçe metinleri günümüze gelmiş bulunan Alp Er Tunga'nın Saka-İskit İmparatorluğu da dahil bir çok imparatorluk da bu listede yoktur.
Ve buna benzer birçok yanlışın daha düzeltilmiş olması umuduyla, yepyeni vizyonda bir 29 Ekim hayal ediyorum.
Yerli ve milli bir 29 Ekim ümidiyle...
***
Pîrî Reis'in kim olduğundan fazlaca bahsetmeye sanırım gerek yok. Dünya tarihinin ilk istihbarat derlemesi "Kitabı Bahriye" ile eşi emsali bulunmayan ve sırrı hala anlaşılamayan "dünya haritası" O'nu anlatmaya fazlası ile yeter.
Hind Seferi sonrası idam ediliyor. Biliyoruz. İftira edilerek idam ediliyor, yine biliyoruz.
Peki, birinci Hind Seferinden dönüşte övgü ve taltif ile karşılaşmışken, ikinci Hind Seferinden dönüşte niye bunlar başına geldi?
Öncelikle kıskananları çoktu. İftiralar atıldı. Kanuni'nin basiretinin bağlandığı bir dönemdi. Önce, Konya'da oğlu Mustafa'nın katline ferman vermiş. Zaten hastalıklı olan Şehzade Cihangir de, Halep'te kahrından ölmek üzereydi... Bu sırada gelen bilgilere göre Piri Reis'in idamına hükmetti. Yıl miladi 1553...
Piri Reis'in suçu ise şuydu:
28 parça küçük gemi ve 850 levend ile Hürmüz Boğazındaki kuşatmada kaleyi, on binlerce kişilik orduları bulunan İran ve Portekiz kuvvetlerinden alamamak... Ama, 850 kişi ile iki ay kuşatmıştı... 850 kişi... Daha fazla değil.
İşte buyduk. Bin kişi ile gittiğimiz yerde devlet kuruyorduk. Bana küçük cüce masallar az geliyor. Hiç yoktan iyidir elbette ama... İşte.
Şunu görüyorum... Ulus devlet zehirlenmesinden acilen kurtulmalı ve ayağa kalkmalıyız. Ne mutlu "Müslümanım" diyene.
Bu misak, bu yemin bir gün mutlaka gerçekleşecek. İşte o gün 29 Ekim bir başka olacak.
Bu arada 29 Ekim, yeni bir devletin değil, sadece cumhuriyetin ilanıdır. Osmanlı hanedanı sona ermiş ve yönetim sistemi değişmiştir. Kurulan yeni bir devlet yoktur ve olay bir bayrak değişimidir. Dünyadaki hiç bir devlet, hanedan sona erdi diye bitmemiştir.
Türkiye Devleti de, bu topraklarda, 1071 yılından ve hatta daha öncesinden bu yana, en az 947 yıldır vardır ve daha çok uzun zaman payidar kalacaktır.
Cüce ve çekirdek ulus devlet esaretinden ve anlayışından yavaş yavaş kurtulacağız... Her şey aslına rücu eder, edecektir.
Cumhurbaşkanlığı forsunda 16 yıldızla ifade edilen tarihteki Türk devletlerinin tamamı imparatorluktur ve sadece 17. son rejim, Türkiye Cumhuriyeti imparatorluk değildir.
Ve ayrıca... Tarihteki Türkiye Devleti adını ilk alan "ed devlet ut Türkiyye" Memluklar gibi veya ilk Türkçe metinleri günümüze gelmiş bulunan Alp Er Tunga'nın Saka-İskit İmparatorluğu da dahil bir çok imparatorluk da bu listede yoktur.
Ve buna benzer birçok yanlışın daha düzeltilmiş olması umuduyla, yepyeni vizyonda bir 29 Ekim hayal ediyorum.
Yerli ve milli bir 29 Ekim ümidiyle...
***
Pîrî Reis'in kim olduğundan fazlaca bahsetmeye sanırım gerek yok. Dünya tarihinin ilk istihbarat derlemesi "Kitabı Bahriye" ile eşi emsali bulunmayan ve sırrı hala anlaşılamayan "dünya haritası" O'nu anlatmaya fazlası ile yeter.
Hind Seferi sonrası idam ediliyor. Biliyoruz. İftira edilerek idam ediliyor, yine biliyoruz.
Peki, birinci Hind Seferinden dönüşte övgü ve taltif ile karşılaşmışken, ikinci Hind Seferinden dönüşte niye bunlar başına geldi?
Öncelikle kıskananları çoktu. İftiralar atıldı. Kanuni'nin basiretinin bağlandığı bir dönemdi. Önce, Konya'da oğlu Mustafa'nın katline ferman vermiş. Zaten hastalıklı olan Şehzade Cihangir de, Halep'te kahrından ölmek üzereydi... Bu sırada gelen bilgilere göre Piri Reis'in idamına hükmetti. Yıl miladi 1553...
Piri Reis'in suçu ise şuydu:
28 parça küçük gemi ve 850 levend ile Hürmüz Boğazındaki kuşatmada kaleyi, on binlerce kişilik orduları bulunan İran ve Portekiz kuvvetlerinden alamamak... Ama, 850 kişi ile iki ay kuşatmıştı... 850 kişi... Daha fazla değil.
İşte buyduk. Bin kişi ile gittiğimiz yerde devlet kuruyorduk. Bana küçük cüce masallar az geliyor. Hiç yoktan iyidir elbette ama... İşte.
Şunu görüyorum... Ulus devlet zehirlenmesinden acilen kurtulmalı ve ayağa kalkmalıyız. Ne mutlu "Müslümanım" diyene.