Minibüste giderken önde oturan genç kızın telefon konuşmasına gitti ister istemez kulağım. Çok kişi olmayınca arabada, ne kadar duymamaya çalışsan bile istemsiz şahit oluyorsun söylenenlere.
"Sensiz yapamam demiştim sana" dedi. Sonra durdu "kendimi sen yokken savunmasız hissediyorum" dedi, karşıdaki sesi dinledi bir müddet "benim senden başka kimsem yok ki" dedi...
Sanırım dünya yok olana kadar insanın içinde olan adanma, kul olma, tapınma, sınırlı olan gücünü sınırsız bir güce teslim etme, tamın içinde hiç olma ihtiyacı bitmeyecek. İşte tam da bu ihtiyaç bitmeyince ve biteceğini de zannedince insanlar değişik arayışlara giriyorlar.
Paraya tapanların ilahları için nasıl her türlü şeyi göze aldığını, güzelliğe tapanların nasıl ona adaklar adadığını, güce tapanların nasıl makam koltuklarının önünde secdeye gittiklerini çok defa görüyoruz bu yüzden.
Açlığını oyuncak kemirerek, susuzluğunu kezzap içerek gidermek isteyen akılsız bebekler gibiyiz oysa.
Onlardan tek farkımız masum olmadığımız gerçeği.
Sınırlı da olsa bir aklımız, aciz olsa da bir gücümüz, gökyüzünde bir damla bile olsa bir farkındalığımız, bazen hiç işe yaramasa bile bir aklımız var.
Birine bağlanma ve adanma ihtiyacını Allah ile tatmin etmeyen insanların sırf bu güdüleri yüzünden Allah'tan başka her şeye köle olduklarını görüyoruz. "Sensiz ben nefes alamam" diye şarkılar yazanların gerçekten nefes alamadıklarını şahit oluyoruz mesela. Ya da ayağına prangalar takıp gözlerini dağlayıp yaktıranların iki gün sevgisiz kaldı diye isyanlarına gidiyor kulağımız.
Sorsan Allah'a iman ile beraberinde gelen dini ritüeller insanoğlu için özgürlüğü önündeki en büyük engel. Allah'ı inkar ettiğin kadar özgür ibadetler ile dalga geçtiğin kadar medenisin günümüz dünya algısında.
Sonsuz güce adanmayı reddedenlerin leylaların peşinde telef olduğunu, Malik olana secde etmeyi hakir görüp gücün, makamın ve paranın önünde nasıl secde ettiklerini görünce ister istemez insanın aklına şu ayet geliyor:
Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin ki sakınasınız. (bakara 21)
"Sensiz yapamam demiştim sana" dedi. Sonra durdu "kendimi sen yokken savunmasız hissediyorum" dedi, karşıdaki sesi dinledi bir müddet "benim senden başka kimsem yok ki" dedi...
Sanırım dünya yok olana kadar insanın içinde olan adanma, kul olma, tapınma, sınırlı olan gücünü sınırsız bir güce teslim etme, tamın içinde hiç olma ihtiyacı bitmeyecek. İşte tam da bu ihtiyaç bitmeyince ve biteceğini de zannedince insanlar değişik arayışlara giriyorlar.
Paraya tapanların ilahları için nasıl her türlü şeyi göze aldığını, güzelliğe tapanların nasıl ona adaklar adadığını, güce tapanların nasıl makam koltuklarının önünde secdeye gittiklerini çok defa görüyoruz bu yüzden.
Açlığını oyuncak kemirerek, susuzluğunu kezzap içerek gidermek isteyen akılsız bebekler gibiyiz oysa.
Onlardan tek farkımız masum olmadığımız gerçeği.
Sınırlı da olsa bir aklımız, aciz olsa da bir gücümüz, gökyüzünde bir damla bile olsa bir farkındalığımız, bazen hiç işe yaramasa bile bir aklımız var.
Birine bağlanma ve adanma ihtiyacını Allah ile tatmin etmeyen insanların sırf bu güdüleri yüzünden Allah'tan başka her şeye köle olduklarını görüyoruz. "Sensiz ben nefes alamam" diye şarkılar yazanların gerçekten nefes alamadıklarını şahit oluyoruz mesela. Ya da ayağına prangalar takıp gözlerini dağlayıp yaktıranların iki gün sevgisiz kaldı diye isyanlarına gidiyor kulağımız.
Sorsan Allah'a iman ile beraberinde gelen dini ritüeller insanoğlu için özgürlüğü önündeki en büyük engel. Allah'ı inkar ettiğin kadar özgür ibadetler ile dalga geçtiğin kadar medenisin günümüz dünya algısında.
Sonsuz güce adanmayı reddedenlerin leylaların peşinde telef olduğunu, Malik olana secde etmeyi hakir görüp gücün, makamın ve paranın önünde nasıl secde ettiklerini görünce ister istemez insanın aklına şu ayet geliyor:
Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin ki sakınasınız. (bakara 21)