Dünya tuhaf bir yer. Tarihi akışı boş verip, bir uzaylı gözüyle olaylara bakınca, "bu insanlarla müthiş bir şekilde kafa bulan birisi var ama hayırlısı bakalım..." dedirten olaylar oluyor.
Amerika denen koca bir dev, ülkesindeki embesil bir mezhep güruhunun ortadoğu kahramanı Pastör Brunson için, 80 milyonluk stratejik ortağına hiç başka gerekçe göstermeden savaş açabiliyor. Bu nedenle bu ülkede yapabileceği, irili ufaklı bütün operasyonları yapabiliyor. Hatta devlet kadrolarındaki kovboyculuk oynamayı seven bütün çoban ruhlu siyasileri, durumu öylesine kullanıyorlar ki, halkı galeyana getirip, ağlatarak, konuşmalarını bir mesih kurtarma ayinine dönüştürme yarışı yapıyorlar.
Resmen söylüyorlar:
"Pastör'ü bırakın dolar düşsün."
"Brunson serbest kalsın, o zaman isterseniz S400 değil S1400 alın karışmıyoruz."
"Papazı verin, isterseniz anamızı avradımızı alın..."
Ve saire ve saire...
Bakın, demedi demeyin... Şaka değil, Türkiye'de deprem de olursa bu papaz yüzünden olabilir.
Mesela Cemal Kaşıkçı olayı... Adam, Amerika'nın yandan sıyırtma köpeği Suudilerin İstanbul Başkonsolosluğuna giriyor. Hokus pokus... Buharlaşıyor. Adam yok.
Polis diyor ki, "kamera kayıtlarına göre adam sizde..."
Suudiler de "çıktı gitti. Bizde öyle biri yok" diyor. Kimbilir belki de bir araba bagajında gerçekten çıktı gitti.
Cemal Kaşıkçı bu hödük ABD yalağı Muhammed Selman'dan önce Suudiler arasında etkin ve Türkiye yanlısı görüşleri olan bir gazeteciydi. Hatta Katar krizi konusunda Suudi politikasını ve Muhammed Salman'ı açıkça eleştirmişti.
Elçiliğe girerken de başına gelecekleri tahmin ediyor ve Türk nişanlısına "içeri girer de çıkmazsam" diyor ve aynen Arog filmindeki kaçırma sahnesindeki gibi "beni uzaylılar kaçırdı, Başkan Erdoğan dahil ulaşabildiğin herkesi ara..." diyor.
Tek farkla... Arog'da "Başkan Erdoğan" yerine "Başkan Puş" diyordu galiba...
Bu Cemal Kaşıkçı olayı daha çok büyüyecek... Şimdiden söylüyorum. Kaşıkçı mevzuu önemli...
Hani "Kaşıkçı Elması" nedeniyle değil ama gerçekten önemli.
Eskiden bir Adnan Kaşıkçı vardı. Şu silah kaçakçısı olarak ünlenen. Şu Kıbrıs harekatı sırasında Libya'dan Türkiye'ye gemisiyle silah taşıyan... O da Suudi vatandaşı ve Türk dostu idi. Türkiye'ye geldi mi magazin basınında yer yerinden oynardı, yatındaki partilere kim katılırsa bir sonraki erken seçimde siyasete de atılırdı. Serveti ile Türkiye ekonomisini kurtaracağı filan yazılırdı. Tuhaf bir adamdı. Hatırladığım, geçenlerde öldü.
Mevzu önemli çünkü... Çünkü, Trabzon Araklı'da heyelan oldu. Yine bu konuyla ilgili. Neden, tam da bu olayın üzerine Trabzon Araklı'daki heyelan, tam da "Kaşıkçı Mevkii" denen yerde olur ki?
Bu bağlantılar hep kuantum yüzünden... Alakasız olayları birbirine bağlamaya o kadar kafa yorar oldum ki...
Ama şuna gerçekten inanıyorum... Bu Cemal Kaşıkçı'yı, Pastör için rehin aldılar. Ellerinde koz olarak tutuyorlar. Daha önce aynı olayı İsrail'de yapmışlardı, tutmamıştı. Başkan Erdoğan'ın sözünü yanlış anlayıp, oradaki kızcağızı salıvermişlerdi. Bu defa Kaşıkçı'nın işi zor...
Geçen hükümetten iki ayrı kişi, birinin ismi net aklımda da diğerinin ismini şimdi hatırlamıyorum, şöyle bir tabir kullandı:
"Posası alındı..."
Durun bir dakika ne posası... Bu kadar piyasa, doların şaha kalkması, milyarlarca dolarlık tahvil ihalesi, yüzde 28 faiz, yüzde 24 enflasyon, batanlar, çıkanlar... Hakikaten bittik mi, dayanma gücümüz kalmadı mı? Yoksa Fitch ve Moody's denen eşkıyaları geçtim, McKinsey bunun öncü depremi miydi? Reza Sarraf ve Hakan Atilla üzerine kaymaklı olarak Halk Bankasını da mı teslim edeceğiz? Ya da bu 15 gün sonra Doğu Akdeniz 6. 7. ve 10. parsellerde İsrail ve Yunanistan sondajdan vaz mı geçti? Bilmiyorum. İnşallah bir başka haini daha serbet bırakıp "geçmiş olsun" demeyiz. Bana ağır gelir. Der miyiz yoksa? Gerçekten bilmiyorum.
Bunların hiç birinin bende cevabı yok.
Ancak şunları biliyorum... ABD'nin 6. Filosu dahil 32 bölüm tekmili birden dünyanın bütün deniz gücü Doğu Akdeniz'e yığıldı. İki aydır Rusya da Lazkiye'ye bir sürü S300 kurdu. "Kim kıpırdarsa vururum" diye deklare de etti.
En hızlı silahı hangi kovboy çeker? Gerçekten bilmiyorum.
Öbür yandan 7 kızkardeşin tamamı dahil bütün küresel petrol şirketleri anlaşmalar yapıyor. İsrail, Yunanistan, Mısır ve tabii ki 'kambersiz düğün olmaz' ABD güvencesi ile Kıbrıs Rum Yönetiminin belirlediği parselleri paylaşıyorlar.
Tuhaf işler oluyor, tuhaf ilişkiler kuruluyor. Abdülhamid'in Ortadoğu Petrol haritası için oynanan oyun ve kurulan tuzaklarının tamamı Doğu Akdeniz sularındaki herkes için yeniden tekerrür ediyor.
Bazı avantajlarımız var mı? Evet var... Ve muhtemelen bütün haçlı camiası karşımızda olacak... Ve muhtemelen de Doğu Akdeniz bu vizyoner duruma biraz dar gelecek.
Ama en çok da şuna üzülürüm... Şu Pastör Brunson'u bu kadar direndikten sonra sünnet etmeden serbest bırakırsak, yazık olur.
Bence abdestinden şüphesi olan varsa, önce iman, sonra da abdest tazerlese iyi olur. Bir memlekette güneş doğuyor, yağmur yağıyor ve ağaçlar yeşerip çiçekler açıyorsa, o memlekette mutlaka bal yapan arılar da; o arıların balına göz koyan ayılar da olur... Ve her ormanın kendine göre avcısı vardır.
Mekerû ve mekerAllah... Onlar oyun kurarlar, Allah da onların oyunlarına oyun kurar.
Yeter ki biz layık insanlar olalım. Yalandan uzak, münafık olmayan ve yalnızca ve yalnızca O'na kul olan... Emri maruf, nehyi münker ilkesi olan insanlar... Dua zamanını da ihmal etmeyelim. Mübarek cumalar. Selam ve dua ile.
Amerika denen koca bir dev, ülkesindeki embesil bir mezhep güruhunun ortadoğu kahramanı Pastör Brunson için, 80 milyonluk stratejik ortağına hiç başka gerekçe göstermeden savaş açabiliyor. Bu nedenle bu ülkede yapabileceği, irili ufaklı bütün operasyonları yapabiliyor. Hatta devlet kadrolarındaki kovboyculuk oynamayı seven bütün çoban ruhlu siyasileri, durumu öylesine kullanıyorlar ki, halkı galeyana getirip, ağlatarak, konuşmalarını bir mesih kurtarma ayinine dönüştürme yarışı yapıyorlar.
Resmen söylüyorlar:
"Pastör'ü bırakın dolar düşsün."
"Brunson serbest kalsın, o zaman isterseniz S400 değil S1400 alın karışmıyoruz."
"Papazı verin, isterseniz anamızı avradımızı alın..."
Ve saire ve saire...
Bakın, demedi demeyin... Şaka değil, Türkiye'de deprem de olursa bu papaz yüzünden olabilir.
Mesela Cemal Kaşıkçı olayı... Adam, Amerika'nın yandan sıyırtma köpeği Suudilerin İstanbul Başkonsolosluğuna giriyor. Hokus pokus... Buharlaşıyor. Adam yok.
Polis diyor ki, "kamera kayıtlarına göre adam sizde..."
Suudiler de "çıktı gitti. Bizde öyle biri yok" diyor. Kimbilir belki de bir araba bagajında gerçekten çıktı gitti.
Cemal Kaşıkçı bu hödük ABD yalağı Muhammed Selman'dan önce Suudiler arasında etkin ve Türkiye yanlısı görüşleri olan bir gazeteciydi. Hatta Katar krizi konusunda Suudi politikasını ve Muhammed Salman'ı açıkça eleştirmişti.
Elçiliğe girerken de başına gelecekleri tahmin ediyor ve Türk nişanlısına "içeri girer de çıkmazsam" diyor ve aynen Arog filmindeki kaçırma sahnesindeki gibi "beni uzaylılar kaçırdı, Başkan Erdoğan dahil ulaşabildiğin herkesi ara..." diyor.
Tek farkla... Arog'da "Başkan Erdoğan" yerine "Başkan Puş" diyordu galiba...
Bu Cemal Kaşıkçı olayı daha çok büyüyecek... Şimdiden söylüyorum. Kaşıkçı mevzuu önemli...
Hani "Kaşıkçı Elması" nedeniyle değil ama gerçekten önemli.
Eskiden bir Adnan Kaşıkçı vardı. Şu silah kaçakçısı olarak ünlenen. Şu Kıbrıs harekatı sırasında Libya'dan Türkiye'ye gemisiyle silah taşıyan... O da Suudi vatandaşı ve Türk dostu idi. Türkiye'ye geldi mi magazin basınında yer yerinden oynardı, yatındaki partilere kim katılırsa bir sonraki erken seçimde siyasete de atılırdı. Serveti ile Türkiye ekonomisini kurtaracağı filan yazılırdı. Tuhaf bir adamdı. Hatırladığım, geçenlerde öldü.
Mevzu önemli çünkü... Çünkü, Trabzon Araklı'da heyelan oldu. Yine bu konuyla ilgili. Neden, tam da bu olayın üzerine Trabzon Araklı'daki heyelan, tam da "Kaşıkçı Mevkii" denen yerde olur ki?
Bu bağlantılar hep kuantum yüzünden... Alakasız olayları birbirine bağlamaya o kadar kafa yorar oldum ki...
Ama şuna gerçekten inanıyorum... Bu Cemal Kaşıkçı'yı, Pastör için rehin aldılar. Ellerinde koz olarak tutuyorlar. Daha önce aynı olayı İsrail'de yapmışlardı, tutmamıştı. Başkan Erdoğan'ın sözünü yanlış anlayıp, oradaki kızcağızı salıvermişlerdi. Bu defa Kaşıkçı'nın işi zor...
Geçen hükümetten iki ayrı kişi, birinin ismi net aklımda da diğerinin ismini şimdi hatırlamıyorum, şöyle bir tabir kullandı:
"Posası alındı..."
Durun bir dakika ne posası... Bu kadar piyasa, doların şaha kalkması, milyarlarca dolarlık tahvil ihalesi, yüzde 28 faiz, yüzde 24 enflasyon, batanlar, çıkanlar... Hakikaten bittik mi, dayanma gücümüz kalmadı mı? Yoksa Fitch ve Moody's denen eşkıyaları geçtim, McKinsey bunun öncü depremi miydi? Reza Sarraf ve Hakan Atilla üzerine kaymaklı olarak Halk Bankasını da mı teslim edeceğiz? Ya da bu 15 gün sonra Doğu Akdeniz 6. 7. ve 10. parsellerde İsrail ve Yunanistan sondajdan vaz mı geçti? Bilmiyorum. İnşallah bir başka haini daha serbet bırakıp "geçmiş olsun" demeyiz. Bana ağır gelir. Der miyiz yoksa? Gerçekten bilmiyorum.
Bunların hiç birinin bende cevabı yok.
Ancak şunları biliyorum... ABD'nin 6. Filosu dahil 32 bölüm tekmili birden dünyanın bütün deniz gücü Doğu Akdeniz'e yığıldı. İki aydır Rusya da Lazkiye'ye bir sürü S300 kurdu. "Kim kıpırdarsa vururum" diye deklare de etti.
En hızlı silahı hangi kovboy çeker? Gerçekten bilmiyorum.
Öbür yandan 7 kızkardeşin tamamı dahil bütün küresel petrol şirketleri anlaşmalar yapıyor. İsrail, Yunanistan, Mısır ve tabii ki 'kambersiz düğün olmaz' ABD güvencesi ile Kıbrıs Rum Yönetiminin belirlediği parselleri paylaşıyorlar.
Tuhaf işler oluyor, tuhaf ilişkiler kuruluyor. Abdülhamid'in Ortadoğu Petrol haritası için oynanan oyun ve kurulan tuzaklarının tamamı Doğu Akdeniz sularındaki herkes için yeniden tekerrür ediyor.
Bazı avantajlarımız var mı? Evet var... Ve muhtemelen bütün haçlı camiası karşımızda olacak... Ve muhtemelen de Doğu Akdeniz bu vizyoner duruma biraz dar gelecek.
Ama en çok da şuna üzülürüm... Şu Pastör Brunson'u bu kadar direndikten sonra sünnet etmeden serbest bırakırsak, yazık olur.
Bence abdestinden şüphesi olan varsa, önce iman, sonra da abdest tazerlese iyi olur. Bir memlekette güneş doğuyor, yağmur yağıyor ve ağaçlar yeşerip çiçekler açıyorsa, o memlekette mutlaka bal yapan arılar da; o arıların balına göz koyan ayılar da olur... Ve her ormanın kendine göre avcısı vardır.
Mekerû ve mekerAllah... Onlar oyun kurarlar, Allah da onların oyunlarına oyun kurar.
Yeter ki biz layık insanlar olalım. Yalandan uzak, münafık olmayan ve yalnızca ve yalnızca O'na kul olan... Emri maruf, nehyi münker ilkesi olan insanlar... Dua zamanını da ihmal etmeyelim. Mübarek cumalar. Selam ve dua ile.