90'lar da her gün TRT'de "şehitler listesi" yayınlanırdı. Hayal meyal hatırlıyorum. Ben o listelerin hava durumu gibi olmazsa olmaz yayın akışı olduğunu zanneder, hiç şaşırmazdım.
O kadar kanıksamışım demek ki çocuk aklı...
O günlerden sonra neler olduğunu aşağı yukarı herkes biliyor, yeniden anlatıp kafa şişirmeye gerek yok.
Vurduk olmadı, dövdük olmadı, sövdük olmadı, dinledik olmadı, rica ettik olmadı, tehdit ettik olmadı.
PKK er ya da geç bitecek ondan kimsenin şüphesi yok. Yaralarımızı öpe koklaya saracağız. Bundan da çok eminim...
Ama şu günler de bana diken gibi batan bir soru var: "Neden bu kadar öfkelisin?"
Hayret ederek bende ona soruyorum, "Sen neden bu kadar sakinsin?"
Akıl almaz bir modernlik endişesi, çağdaş hukuk sapkınlığı, batı normları fetişizmi sarmış etrafımızı.
Vahşiler 400 kilo patlayıcıyla onlarca insanı katlediyor, 3 bin derece sıcaklık oluştuğu, geride kimilerinin cesedinin bile kalmadığı söyleniyor, insanlara canları ciğerlerinin ya bir eli, ya bir bacağı, ya yalnızca başı teslim ediliyor ama bizden inanılmaz metanetli davranmamız, evrensel ceza hukukunu üç kere öpüp başımıza götürmemiz, hümanizma ruhunu içselleştirmiş entelektüeller olarak şarap kadehlerimizi tokuşturmamız bekleniyor.
Küfür etme diyorlar bana!
Başka?
Neymiş, lanet okumakla yol alınmazmış. Harbi mi diyorsun birader? Vallahi güneş gibi aydınlandım, hiç düşünmemiştim bunu.
Metro girişinde 10 saniye çantanı açıp gösterdin diye suratın bin türlü şekle giriyor, o çakma anarşistliğinden bir an bile vazgeçmiyorsun da bomba patlayınca kime neyin hesabını soruyorsun?
Ben öfkeliyim arkadaş, sen neden değilsin?
Neden içimiz kan ağlıyorken HDP ofisinin duvarına iki kelime yazı yazılmış diye beynimin orta yerine hukuk fakültesi kuruyorsun?
Siz sinirleri alınıp sirkede bekletilen iguana kadar ruhsuzsunuz diye bizde mi olalım?
Yani senin Cümbüş ittifakının gizli ortağının HDP olduğu gerçeği, Demirtaş'a ve diğerlerine siyasi mahkum muamelesi yapılması hiç mi zoruna gitmiyor?
O kadar kanıksamışım demek ki çocuk aklı...
O günlerden sonra neler olduğunu aşağı yukarı herkes biliyor, yeniden anlatıp kafa şişirmeye gerek yok.
Vurduk olmadı, dövdük olmadı, sövdük olmadı, dinledik olmadı, rica ettik olmadı, tehdit ettik olmadı.
PKK er ya da geç bitecek ondan kimsenin şüphesi yok. Yaralarımızı öpe koklaya saracağız. Bundan da çok eminim...
Ama şu günler de bana diken gibi batan bir soru var: "Neden bu kadar öfkelisin?"
Hayret ederek bende ona soruyorum, "Sen neden bu kadar sakinsin?"
Akıl almaz bir modernlik endişesi, çağdaş hukuk sapkınlığı, batı normları fetişizmi sarmış etrafımızı.
Vahşiler 400 kilo patlayıcıyla onlarca insanı katlediyor, 3 bin derece sıcaklık oluştuğu, geride kimilerinin cesedinin bile kalmadığı söyleniyor, insanlara canları ciğerlerinin ya bir eli, ya bir bacağı, ya yalnızca başı teslim ediliyor ama bizden inanılmaz metanetli davranmamız, evrensel ceza hukukunu üç kere öpüp başımıza götürmemiz, hümanizma ruhunu içselleştirmiş entelektüeller olarak şarap kadehlerimizi tokuşturmamız bekleniyor.
Küfür etme diyorlar bana!
Başka?
Neymiş, lanet okumakla yol alınmazmış. Harbi mi diyorsun birader? Vallahi güneş gibi aydınlandım, hiç düşünmemiştim bunu.
Metro girişinde 10 saniye çantanı açıp gösterdin diye suratın bin türlü şekle giriyor, o çakma anarşistliğinden bir an bile vazgeçmiyorsun da bomba patlayınca kime neyin hesabını soruyorsun?
Ben öfkeliyim arkadaş, sen neden değilsin?
Neden içimiz kan ağlıyorken HDP ofisinin duvarına iki kelime yazı yazılmış diye beynimin orta yerine hukuk fakültesi kuruyorsun?
Siz sinirleri alınıp sirkede bekletilen iguana kadar ruhsuzsunuz diye bizde mi olalım?
Yani senin Cümbüş ittifakının gizli ortağının HDP olduğu gerçeği, Demirtaş'a ve diğerlerine siyasi mahkum muamelesi yapılması hiç mi zoruna gitmiyor?