Kim bu büyükelçi?

Abone Ol
Kısa süre önceydi. ABD kongresinde Dışişleri Bakan Yardımcısı David Satterfield şunları söylüyordu:
“Biz Türkiye hükümeti ve güvenlik güçlerinin PKK ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) içerisindeki birçok güçle aramızdaki ilişkiye dair kaygılarını çok iyi anlıyoruz."

Evet, çok doğru söylüyor. (!?)

Bizi çok iyi anladıkları için bu gruplara tam 6 bin tır askeri destek yardımında bulundular ve hala da devam ediyorlar.

ABD gibi kibiri üst düzeyde bir devlet, bizi anladığını söylemek zorunda değildir. Bunu gösterir. Ama maalesef bu sözler söylenirken tam tersi bir uygulama ile sahada idiler.

Bu sözleri söyleyen David Sattirfield, hemen bayram ertesi itibari ile ABD'nin Türkiye Ankara Büyükelçisi olarak atandı.

Peki kim bu adam? Geçmişte neler yaptı ve gelecekte neler yapabilir?

"Vet tîni vez zeytûn. Ve tûru sînîn."

2009 ve 2017 yılları arasında Sina Yarımadası Çok Uluslu Güç Direktörlüğü yaptı. Daha basit anlamda söylersek, Sina'daki çok uluslu İsrail'i koruma gücünün başında idi.

Bu süreç içinde, Arap Baharı olgunlaştırıldı. Bugünlere getirildi.

Sina Yarımadasında gerektiğinde Müslüman devletlere karşı bölücü unsur kullanılmak Selefi Vahhabi el Kaide güçleri yetiştirildi, yerleştirildi.

Hepsinden önemlisi, aynı bugün bizi de anladığını söylediği şekilde ABD'nin demokrasi teminatı verdiğini söylediği Mursi Hükümeti devrildi.

Sonuçta bölgede olan her olayda, David Sattirfield birinci derecede planlamanın içindeydi...

Şimdi herkes unuttu... Fransız gazeteci Richard Labéviere sızdırmıştı.

12 Ocak 2018... ABD, İngiltere, Fransa, Suudiler ve Ürdün bir toplantı yapmışlardı. Türkiye ve Rusya'yı dışarıda bırakan bir toplantı.

"Suriye için küçük Amerika grubu" denen bu yukarıda isimlerini saydığım ülkeler David Sattirfield organizasyonu ve sunumu ile bir araya gelmişlerdi.

Tekrarlıyorum. Tarih 12 Ocak...Masaya bir plan konulmuştu. Suriye'yi paylaşım planı.

Sattirfield orada şunları söylemişti:
"İran'ın habis etkisi sınırlanacak.
ABD, Menbiç'te süresiz kalacak.
SDG (pkkypg) korumak için de Suriye'de süresiz yerleşilecek.
Barzani ve PKK uzlaştırılmaya çalışılacak.
Türkiye, stratejik ve siyasi olarak batı ile ittifaka zorlanacak.
Suriye'nin tekrar inşası planlanacak ve bu rakam 300 milyar dolardır. Suriye paylaşımına bu yapılandırma da dahil edilecek."

Plan buydu.

"Ve mekerû ve mekerAllah."

Sonrasını biliyorsunuz. Sonra biz bu plandan haberdar olduk...

20 Ocak, bir hafta içinde hazırlanıp Afrin'e girdik ve ilerlemeye başladık. "Başaracağız" dedim. İnandık. Başardık.

Ben "dünyanın en iyi SİHA'sı bizde, birinci elden biliyorum" derken, çoğu kişi "acaba?" demişti.

Üst düzey operasyon kabiliyetimizi ve gelişen askeri teknolojimizi gördük, gördüler. Menbiç'ten de bu hezimeti bir daha yaşayıp rezil rüsvay olmamak için çekildiler.

Şimdi bu büyükelçi aynı Sina'daki gibi büyük ve uzun bir strateji hazırlamak için görevlendirildi. Söylediği, söyleyeceği, empoze edeceği hiç bir siyasi plana inanmıyorum ve inanmayacağım. İnanmamalıyız.

Bir de şu ayrıntı var. ABD'nin 50'den fazla ülkede diplomatik temsilcisi yok. Büyükelçisi yok... Bu ülkelere İngiltere, Çin, Japonya ve Rusya da dahil... Şimdi Türkiye için bu özenli atama niye olabilir?

Buradan duyurayım. Dün biz de bir atama yaptık. Rusya'nın da kabul ettiği bir atama...

Kilis Vali Yardımcısını, Tel Rıfat'a vali olarak atadık. ABD Dıişleri Bakan yardımcısına karşılık, vali yardımcısı... Büyükelçiye karşılık, sınır ötesi vali...

"Vallahü hayr ül makirîn"
"Yemin olsun ki Allah, plan yapanların en hayırlısıdır."

Selam ve dua ile.