Kahraman aramıyoruz, yönetici seçiyoruz!
Bu nasıl bilinçsiz, sadece duygularıyla hareket edip mantığı devre dışı bırakan bir toplumun yansımasıdır.
Arkadaşlar...
Meclise vekil, kurumlarımıza bakan, yönetimimize ise Başkan seçmek için seçim yapıyoruz. Okeye dördüncü, camiye imam, tekkeye mürid aramıyoruz.
Evet bende herkes gibi yöneticilerimiz içimizden birileri olsun istiyorum. Tepeden birilerinin torpiliyle inme değil. Hayatın tornasından geçerek, emek vererek, halkın ince noktalarını, acılarını, özlem ve isteklerini kafasında ve kalbinde çok iyi tolare ederek oralara gelmiş olsun istiyorum.
Lakin son günlerde sosyal medyada gördüğüm ve dehşete Kapıldığım Bir konu hakkında da sessiz kalamayacağım maalesef. Bu son seçimde daha önce yaşadığımız seçimlere nazaran çok farklı şeyleri tecrübe ediyoruz.
Hükümet tarafından erken seçim kararı açıklanır açıklanmaz binlerce kişi aday adayı olmak için genel merkezleri doldurmuş durumda. Buraya kadar herşey tamam. Evet olabilir...
Herkesin bu ülkede seçme ve seçilme hakkı vardır. Fakat şunu da unutmamamız gerekir ki, biz yıllardır ne çektiysek, bilinçsiz, kültürsüz, sadece parası olduğu için o koltukları işgal edebilen birilerinin baskısı veya ricası sayesinde seçim listelerine girebilen yöneticilerden ve milletvekillerinden çektik.
Yıllar boyunca hep bu durumdan şikayet ettik. Lakin, gelin görün ki; şu anda biz de millet olarak aynı hataya imza atmak üzereyiz. Son günlerde sosyal medyada sıkça karşımıza çıkan "15 Temmuz gazileri ve 15 Temmuz kahramanları Meclise girmezse, 15 Temmuz'da kamyon ile meydana insan taşıyan Şerife Bacı meclise girmezse, ben de kesinlikle AK Parti'ye oy vermeyeceğim" bâbında yapılan paylaşımlar çok tehlikelidir.
Bugün çok masumane görünse bile listeler belirlendikten sonra eğer ki AK Parti tarafından, bu ismi zikredilen şahıslar listelere giremediği takdirde ileride başımıza bela olabilecek, bize ciddi manada oy kaybettirebilecek. Karşı tarafın eline koz verebilecek türden paylaşımlardır.
Eğer ki hükümetimiz sizin bu bakış açınızla aday belirleme yoluna gidecek olursa, ve sadece kamyon kullandığı için Şerife Bacıyı meclise sokacak olursa, o zaman, o gece Malatya'da tank kullanan abiyi de Başkan koltuğuna oturtmamız farzdır.
Aksi takdirde haksızlık olur, aday belirleme hususunda herkesi ciddiyete davet ediyorum. Biz bugün meclise sokacağımız insanlarların belirleyeceği kararlarla, belki de 3. Dünya Savaşı'na gireceğiz. Stratejik anlaşmaların altına imza atacağız. Bu yüzden seçimlerimiz de duygusallığa değil mantığa, tecrübeye ve de dirayete önem vermemiz gerekir.
Bakınız, mutlakaki 15 Temmuz gazilerimizin içerisinde bu göreve layık olan, kendisini iyi yetiştirmiş çok kıymetli abilerimiz ablalarımız vardır. Bu konuda devletimizin de hassasiyet göstereceğine inanıyorum. Lakin şunu da şuradan belirtmekte fayda görüyorum; bu işler hassas işler, ince işler, tecrübe isteyen işler.
Kendisini yetiştirmeden sadece parası veya arkası olduğu için meclise giren insanların, sonradan hiçbir şey bilmedikleri ortaya çıkmasın diye mecburen tutmak zorunda kaldıkları binlerce danışmanın ve bürokratın maaşlarıı yemeleri içmeleri, gezmeleri, tatil giderleri, mazot giderleri yani anlayacağınız tüm giderleri, bizim ceplerimizden çıkıyor.
Akıllı ve mantıklı hareket edelim, sadece kamyon kullanabildiği için, ehliyeti olmadığı halde, yola çıkan Şerife Bacı ile olacak işler değil bu işler. Burada maksadım kesinlikle Şerife abla mı rencide etmek değildir, kimse yanlış anlamasın.
Mutlaka ki onunda kendine has meziyetleri vardır. Fakat bu meziyetler onun milletvekili olması için yeterli değildir. Yalnız burada suçlu olan kişi medyada ismi şişirildiği için kendine 15 Temmuz kahramanı ilan eden Şerife Bacının değil, Şerife Bacımın, kamyonun arkasında mahalleliyi taşırkenki resmini, sanıldığı gibi 15 Temmuz gecesi değil, 15 Temmuzdan sonraki bir gecedir.
Nöbete giderken taşıdığını belirtmeyip, onu milletin gözünde önce kahraman ilan edip, sonrada kendisinin milletvekilliğine adaylığını koyduğunu ve meslek bölümüne 15 Temmuz kahramanı yazdığını öğrenince, "o resim 15 Temmuz gecesi değil daha sonraki bir gece tarafımdan çekilmiştir" diye tweet sallayan arkadaşındır.
Yapmayın, etmeyin bakın hata yeni bir hata ile temizlenmez her zaman söylüyorum arka planını araştırmadan yaptığınız her paylaşım ileride başımıza bela olacaktır. Burada iki seçenek karşımıza çıkıyor hep o iki seçenekte bize iyilik değil kötülük getirecek seçeneklerdir.
Birinci seçenek, ya AK Parti, toplumsal baskıya dayanamayıp, hiçbir meziyeti olmadığı halde sadece 15 Temmuz Gazisi olan ve ismi medyada duyulmuş olan insanları ve Şerife Bacı mı mecburen meclise sokmak zorunda kalacak. Ve biz önümüzdeki 4 yıl boyunca bu arkadaşların ve bu arkadaşların danışmanlarının maddi külfetini çekeceğiz.
Ya da AK Parti, mantık çerçevesinde hareket edip bu insanları listeye sokmazsa toplum tarafından linç edilecek ve oy kaybedecek. Lütfen aklınızı başınıza devşirin!
Evet, 15 Temmuz gecesi bu millet çok büyük kahramanlıklara imza atmıştır. Lakin bu millet bu vatan için yaptığı ve yapacağı hiçbir hizmet için karşılık beklemeyecek kadar onurlu bir millettir.
Önümüzde Çanakkale kahramanlarından Seyit Onbaşı, gibi bir örnek dururken hala neyin kavgasını veriyoruz bilmiyorum. Seyit Onbaşı, mekanizması bozulan bir topun 276 kiloluk mermisini sırtına alarak namluya sürmüş. Bu mermi ile İngiliz zırhlısını vurarak savaşın seyrini değiştirmişti.
Lakin savaştan sonra Seyit Onbaşı komutanlarından rütbe istemek yerine, köyüne dönmüş ve ormancılık yaparak hayatını sürdürmeye devam etmiştir. Hatta hatta devlet tarafından kendisine bağlanmak istenen maaşı dahi "onda arkadaşlarımında hakkı var" diyerek reddetmiştir.
Biz böyle kahramanların evlatlarıyız, yaptığımız hiçbir iyilikten karşılık beklemeden yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz. Bırakalım herkes bildiği işi yapsın, bu anlamda baskı kurmaktan da vazgeçelim.
Evet, devletimizin, vatan hainlerini meclise sokmasına müsaade etmeyelim ama ille de şu kişileri meclise sokacaksın diye de baskı kurmayalım. Duygusal davranıp kaş yapalım derken göz çıkarmayalım.
Bu iş bize pahalıya patlar, herkes bu cümlemi bir kenara not etsin...
Medya, atom bombasından daha etkili ve tehlikeli bir silahtır doğru kullanılmadığı takdirde o silah yanlış kullananın başında patlamaya mahkumdur.
Diyeceklerim bu kadar...