GENEL

Düzensiz Göç Etkisinde Türkiye-Yunanistan İlişkileri: Sorunlar için olumlu bir sürece dönüşüm mümkün mü

AVRUPA PARLAMENTOSU, DÜZENSİZ GÖÇÜN ÖNLENMESİ AMACIYLA DAHA SIKI ÖNLEMLER İÇEREN YENİ SIĞINMA VE GÖÇ ANLAŞMASI'NI ONAYLADI. ANLAŞMA, SIĞINMACILARIN KABULÜ VE YENİDEN YERLEŞTİRİLMESİ SÜRECİNİ YÖNETMEK İÇİN ORTAK VE ÖNGÖRÜLEBİLİR KURALLAR BELİRLİYOR. ANLAŞMANIN TÜRKİYE-YUNANİSTAN İLİŞKİLERİNE VE BÖLGEYE ETKİSİNİ DEĞERLENDİREN AKADEMİSYEN DOÇ. DR. DENİZ YETKİN AKER, “AB-TÜRKİYE VE YUNANİSTAN AÇISINDAN SIKI İŞ BİRLİKLERİ VE TÜRKİYE AÇISINDAN OLUMLU POLİTİKA YANSIMALARI GÖREBİLİRİZ” İFADELERİNİ KULLANDI.

Abone Ol

Avrupa Parlamentosu, düzensiz göçün önlenmesi amacıyla daha sıkı önlemler içeren yeni Sığınma ve Göç Anlaşması’nı onayladı. Anlaşma, sığınmacıların kabulü ve yeniden yerleştirilmesi sürecini yönetmek için ortak ve öngörülebilir kurallar belirliyor. Anlaşmanın Türkiye-Yunanistan ilişkilerine ve bölgeye etkisini değerlendiren Akademisyen Doç. Dr. Deniz Yetkin Aker, “AB-Türkiye ve Yunanistan açısından sıkı iş birlikleri ve Türkiye açısından olumlu politika yansımaları görebiliriz” ifadelerini kullandı.

İnsan hakları kuruluşları, yeni sığınma ve göç düzenlemesine, “insanlık dışı bir sisteme yol açacağı” gerekçesiyle karşı çıksalar da Avrupa Parlamentosu, Sığınma ve Göç Anlaşması’nı onayladı. En geç 2 yıl içinde hayata geçirilmesi gereken anlaşma sonucunda, 2015 yılından bu yana yürürlükte olan uygulamalarda büyük değişimler olacak. Anlaşmaya göre Avrupa Birliği’nin sınırlarında göçmenlere daha sıkı bir tarama uygulanabilecek. Hatta, anlaşma, Yunanistan, İtalya ve İspanya gibi “giriş ülkelerinin” yükünü azaltacak bir ‘zorunlu dayanışma’ mekanizması oluşturmayı kapsıyor.

“İsrail-Filistin arasında süren savaş 150 bin kişinin göç etmesine sebep olabilir”

Göç üzerine akademik çalışmalar yapan İstanbul Beykent Üniversitesi Öğr. Üyesi Doç. Dr. Deniz Yetkin Aker, anlaşmanın Türkiye-Yunanistan ilişkilerine ve bölgeye yansımaları hakkında değerlendirmede bulundu. Aker, “Göç konusunda, Avrupa Birliği’nin Akdeniz’e sınır ülkelerle ikili ilişkilerini artırdığı bir döneme giriliyor. AB düzeyinde, Libya ve Mısır’a finansal destek yoluyla düzensiz göçü durdurma yönünde adımlar atılırken, üye devletler ise bölge ülkeleriyle ikili ilişkileri derinleştirerek düzensiz göçü durdurmaya çalışıyor. Hatta, son 7 ayda Erdoğan-Miçotakis arasında 4 kez gerçekleşen resmi ziyaretler de bunun göstergesidir. Tarafların ilişkileri yumuşatma mesajlarının vermesi ve bunun politikaya yansımasının güzel bir örneği, Yunan adalarının bir kısmına vizesiz erişimin mümkün kılınması denebilir. Geri kabul Antlaşması ile Türkiye’den Yunanistan’a geçişlerin durmasına rağmen; İsrail-Filistin arasında süren savaşın muhtemel 150 bin kişinin göç etmesine sebep olma ihtimali Yunan siyasetçileri de düşündürmekte olduğu kesindir” diye konuştu.

“İran-İsrail savaşı kitlesel göçe sebep olabilir”

Aker, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:

“Özellikle düzensiz göçler nedeniyle Türkiye ve Yunanistan’ın ilişkilerini yumuşatmaya devam etmesi, Batı Trakya ve Kıbrıs gibi kronikleşmiş konuların çözümü için politikaya olumlu yansıyor. İsrail-Filistin arasında süren savaş, maalesef insanların göç etmelerine sebep olabilir. Dahası, halihazırdaki savaş İran-İsrail arasında bir savaşa dönüşürse, kitlesel bir göç de kapıdadır. İklim krizleri, açlık ve yoksulluk gibi önümüzdeki sorunları da sayarsak, AB-Türkiye ve Yunanistan açısından sıkı iş birlikleri ve Türkiye açısından olumlu politika yansımaları görebiliriz.”