İddia bana ait ve şöyle, şartlı bir cümle...
"2010 yılından önce milliyetçi bir devlet memuru olup da Fetoşculara sempati beslemeyen kimse yoktur."
Aksini iddia eden büyük bir ihtimalle ya yalancıdır, ya da korkaktır. Bunun aksine şahit olmadım. Yüzlerce, hatta binlere yaklaşan sayıda memur kişiyi aklımda canlandırıyorum, yok yok, bulamıyorum.
Korkaktır... Çünkü bu örgüt, kendisine karşı sesi fazla çıkan herkese ve devlet memuru olmayanlara bile itibar ve haysiyet suikastları düzenledi. Toplum içinde zor duruma düşürmek için elinden geleni yaptı. Kendisini eleştirenlerin hayatını mahvetti. En başta Erbakan... Siz kimsiniz ki?
Bu örgüt ile mücadele eden hiç kimse, karşısında bir düşman bulamadı, hep arkadan ayağı kaydırıldı. Dolayısı ile devlet memurları bu örgüte karşı hep sustu... Zaten sesi çıkan da devlet memuru olarak kalamadı. O nedenle ki "hayır ben devlet memuru olarak bu şerefsizlerle mücadele ettim" diyen varsa inanmıyorum. Yalan söylüyor...
Hadi hepsini geçtim. Hani şu Hz. Peygamber'in de katıldığı (?!) "Türkçe Olimpiyatları" denen organizasyon vardı. Ben o organizasyonun aleyhinde konuşan bir Allah kuluna şahit olmadım. Hatta duygulanıp gözyaşı dökenler, ballandıra ballandıra anlatanlara çoook şahit oldum.
Devir himmet ve hizmet devriydi.
Kimse karnından konuşmasın. Yalanı önce kendinize söylemeyin. Şimdi itiraz edenler var... Biliyorum ve bilin ki, ben kimse değilim ve bana bir durum izah etmek zorunda değilsiniz. Lafı da akıl seviyenizin yükseltisinden, aşağılardan anlamayın.
O zamanın bugünkü çoğunluğuna karşı cephe açtığımın farkındayım. Umurumda değil.
Bu yukarıda anlattığım durumun, sadece bir istisnası vardı... Sadece bir istisna ve onlardan da sadece bir kısmı...
Derdi ümmet olanlar bu Türkçe Olimpiyatları teranesine kanmadılar. Hani şu, o zamanlar "hadi Arabistan'a gidin" diye kovulmak istenip hor görülenler var ya... Hani şu "Kuran için Arapça yabancı dil" isteyenler var ya... Onların arasında "niye Türkçe Olimpiyatları?" dediği için linç edilenleri biliyorum.
Türklerin Müslüman olduğu tarihten bu yana İslam saltanat ve medeniyetinin bayraktarı olmalarının sebeplerinden biri de, birlik için, ümmet için dillerinden belli bir oranda feragat etmiş olmalarıydı. Birlik için, bilim dili olarak hep Arapça kullanılmıştı. Bir de ülkelerini işgal edip geçtiğimiz Farsça'yı da edebiyatta kullanmak zorunda kalmıştık.
O tarihlerde bunları herkes savunamıyordu. Öyle ya, Türkçe Olimpiyatları, Türkiye içindi; başka kimin için olabilirdi ki?
Dünyanın büyük resmine bakmanın gereği yoktu o zamanlar. Türki Cumhuriyetlere, uzak Asya'ya İngilizce ile girmek mümkün değildi. Ama İngiliz emperyalizminin acıları taptaze dururken ve Amerikan emperyalizminin de ayak sesleri duyulurken, Türkî okul maskesi altında İngilizce bu bölgeye girdi. Afrika'da ve Latin Amerika'da da aynısı oldu.
Hem Fetoş lavuğu kimdi ki, 160 ülkede yüzlerce okul açabilecek bir büyük akıl ve iradeye sahip olabilsin?
O nedenle ki şimdi kimse kuru kuru ahkam kesmesin. FETÖ mü derdiniz? Yok öyle birşey, kalmadı. Taze bitti.
Şimdi devlet memurları içindeki münafıklara bakın. Münafık kim Allah bilir, tamam... Yalanı rahatlıkla söyleyebilen şerefsizlere bakın. Satın alınma kapasiteleri yüksek, makam ve parayı putlaştıranlara bakın... Şu anda Fetoş'tan da, şeytandan da, Amerika'dan da ve küresel sermayenin sahiplerinden de tehlikeli olanlar onlar...
2010 yılından öncesi geride kaldı... Takmayın kafaya. Ben maddi manevi ceremesini çekerek yaşadım. Şimdi önümüzde gördüklerim bunlar...
Şimdi insanların beyinlerinde Lat ve Uzza'dan ve okulların önündeki heykellerden kat be kat tehlikeli putlar var.
Modern vahşi batıya dönüşen, siber dünya gibi bir problemi henüz yaşıyorken, bütün bu ikaz ve uyarılarım, umarım bu defa nefsaniyete kurban gitmez ve dikkate alınır.
Çünkü değişimine devam eden Yeni Dünya'da yepyeni ve güçlü bir Türkiye için, saf bir diriliş ruhu olan ümmete ihtiyaç var. Ancak akan su berrak olur. Selam ve dua ile.
"2010 yılından önce milliyetçi bir devlet memuru olup da Fetoşculara sempati beslemeyen kimse yoktur."
Aksini iddia eden büyük bir ihtimalle ya yalancıdır, ya da korkaktır. Bunun aksine şahit olmadım. Yüzlerce, hatta binlere yaklaşan sayıda memur kişiyi aklımda canlandırıyorum, yok yok, bulamıyorum.
Korkaktır... Çünkü bu örgüt, kendisine karşı sesi fazla çıkan herkese ve devlet memuru olmayanlara bile itibar ve haysiyet suikastları düzenledi. Toplum içinde zor duruma düşürmek için elinden geleni yaptı. Kendisini eleştirenlerin hayatını mahvetti. En başta Erbakan... Siz kimsiniz ki?
Bu örgüt ile mücadele eden hiç kimse, karşısında bir düşman bulamadı, hep arkadan ayağı kaydırıldı. Dolayısı ile devlet memurları bu örgüte karşı hep sustu... Zaten sesi çıkan da devlet memuru olarak kalamadı. O nedenle ki "hayır ben devlet memuru olarak bu şerefsizlerle mücadele ettim" diyen varsa inanmıyorum. Yalan söylüyor...
Hadi hepsini geçtim. Hani şu Hz. Peygamber'in de katıldığı (?!) "Türkçe Olimpiyatları" denen organizasyon vardı. Ben o organizasyonun aleyhinde konuşan bir Allah kuluna şahit olmadım. Hatta duygulanıp gözyaşı dökenler, ballandıra ballandıra anlatanlara çoook şahit oldum.
Devir himmet ve hizmet devriydi.
Kimse karnından konuşmasın. Yalanı önce kendinize söylemeyin. Şimdi itiraz edenler var... Biliyorum ve bilin ki, ben kimse değilim ve bana bir durum izah etmek zorunda değilsiniz. Lafı da akıl seviyenizin yükseltisinden, aşağılardan anlamayın.
O zamanın bugünkü çoğunluğuna karşı cephe açtığımın farkındayım. Umurumda değil.
Bu yukarıda anlattığım durumun, sadece bir istisnası vardı... Sadece bir istisna ve onlardan da sadece bir kısmı...
Derdi ümmet olanlar bu Türkçe Olimpiyatları teranesine kanmadılar. Hani şu, o zamanlar "hadi Arabistan'a gidin" diye kovulmak istenip hor görülenler var ya... Hani şu "Kuran için Arapça yabancı dil" isteyenler var ya... Onların arasında "niye Türkçe Olimpiyatları?" dediği için linç edilenleri biliyorum.
Türklerin Müslüman olduğu tarihten bu yana İslam saltanat ve medeniyetinin bayraktarı olmalarının sebeplerinden biri de, birlik için, ümmet için dillerinden belli bir oranda feragat etmiş olmalarıydı. Birlik için, bilim dili olarak hep Arapça kullanılmıştı. Bir de ülkelerini işgal edip geçtiğimiz Farsça'yı da edebiyatta kullanmak zorunda kalmıştık.
O tarihlerde bunları herkes savunamıyordu. Öyle ya, Türkçe Olimpiyatları, Türkiye içindi; başka kimin için olabilirdi ki?
Dünyanın büyük resmine bakmanın gereği yoktu o zamanlar. Türki Cumhuriyetlere, uzak Asya'ya İngilizce ile girmek mümkün değildi. Ama İngiliz emperyalizminin acıları taptaze dururken ve Amerikan emperyalizminin de ayak sesleri duyulurken, Türkî okul maskesi altında İngilizce bu bölgeye girdi. Afrika'da ve Latin Amerika'da da aynısı oldu.
Hem Fetoş lavuğu kimdi ki, 160 ülkede yüzlerce okul açabilecek bir büyük akıl ve iradeye sahip olabilsin?
O nedenle ki şimdi kimse kuru kuru ahkam kesmesin. FETÖ mü derdiniz? Yok öyle birşey, kalmadı. Taze bitti.
Şimdi devlet memurları içindeki münafıklara bakın. Münafık kim Allah bilir, tamam... Yalanı rahatlıkla söyleyebilen şerefsizlere bakın. Satın alınma kapasiteleri yüksek, makam ve parayı putlaştıranlara bakın... Şu anda Fetoş'tan da, şeytandan da, Amerika'dan da ve küresel sermayenin sahiplerinden de tehlikeli olanlar onlar...
2010 yılından öncesi geride kaldı... Takmayın kafaya. Ben maddi manevi ceremesini çekerek yaşadım. Şimdi önümüzde gördüklerim bunlar...
Şimdi insanların beyinlerinde Lat ve Uzza'dan ve okulların önündeki heykellerden kat be kat tehlikeli putlar var.
Modern vahşi batıya dönüşen, siber dünya gibi bir problemi henüz yaşıyorken, bütün bu ikaz ve uyarılarım, umarım bu defa nefsaniyete kurban gitmez ve dikkate alınır.
Çünkü değişimine devam eden Yeni Dünya'da yepyeni ve güçlü bir Türkiye için, saf bir diriliş ruhu olan ümmete ihtiyaç var. Ancak akan su berrak olur. Selam ve dua ile.