Reis; "Milletimizin gönül dünyasını mamur eden ehli tarikin, ehli ilmin, hikmet erlerinin zarar görmesini de kesinlikle izin vermeyeceğiz" dedi. Aynen de öyledir. Zira Ehli sünnet caddesinde olan bir cemaate dahil olmak, farz değil, lakin İslamı daha iyi yaşamaya, yani milleti mamur etmeye yardımcı olur.
Bu nedenle, bir cemaate bağlı olan insanların çoğu namaz kılarak, günahlardan kaçar. Lakin bir cemaate dahil olmayanların çoğu günahlardan kaçmaz ve hatta İslam'ın en mühim neticelerinden olan namazı bile kılmaz. Ve tabi ki çocuklarına da öğretmez.
Hem ne demiş atalar; "Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyim." Yani kimlerler birlikte oluyorsak, onlara benzeriz.
Baştada dediğim gibi, bir cemaate dahil olmak farz değil, ama özellikle bu dehşetli zamanda zarurerettir.
Lakin bazı insanlar cemaatlerin hiç birini beğenmeyebilir. Ama şuda var ki, insan sosyal bir varlıktır. Sosyal olmak ise, maddi ve manevi hayatta birlikte veya ortak bir amaca uygun hareket etmeyi gerektirir.
Hadi diyelim ki cemaatleri sevmiyorsun, o halde neden arkadaşlarından kendine manevi bir cemaat (topluluk) oluşturma gayretine girmiyorsun demezler mi adama?
Hem, iş oyuna ve eğlenceye geldiğinde çabucak bir ortam oluşturuyoruz. Ama iş manevi bir ortam oluşturmaya gelince, "Benim kalbim temiz. Her koyun kendi bacağından asılır." gibi saçma sapan sözleri söyleyip çekiliyoruz.
Mesela kendi ailemizde bir araya gelerek (cemaat) eğlenceli ortamlar oluşturup; Park, gezi, piknik vb. etkinlikler her zaman yapıyoruz. Aynen öylede en azından kendi ailemizde manevi ve planlı bir cemaat ortamı oluşturarak, İslam ilmiyle meşgul olmalıyız. Yani ailemizde ortak bir ahiret mesaisini hakim kılmalıyız. Aksi halde o ailede gerçek huzuru bulmak mümküm olmayacaktır.
Kaldı ki, tebliğ her müslümana farzdır. Bu vazifenin ilk başlangıç dairesi ise, ailedir. Tebliği daha etkili hâle getirmekte ancak birlikte hareket etmekle münkündür.
Velhasıl, her müslüman mümkün olduğunca başka müslümanlarla birlik hareket etmemin yolunu aramalıdır. Yani maddi hayatta uyguladığımız, "Birlikten güç doğar." ilkesini manevi hayattada uygulamalıyız ki, gayelerimize çabucak ulaşalım.
Bakın küfür ehline, yüzlerce cemaat (vakıf vb.) kurmuşlar. Her fırsatta İslam'a saldırıyorlar. Ve "neden biz bu kadar çok farklı guruplara ayrıldık" demedikleri gibi, bu hallerinden bir güç alarak, daha da şevkleniyorlar. Ama bizim içimizden bazıları; cemaatlere şucu bucu diyerek, beceremediği işleri yapanları küçümsüyor... Ne diyelim, Allah ıslah eylesin.
Bu nedenle, bir cemaate bağlı olan insanların çoğu namaz kılarak, günahlardan kaçar. Lakin bir cemaate dahil olmayanların çoğu günahlardan kaçmaz ve hatta İslam'ın en mühim neticelerinden olan namazı bile kılmaz. Ve tabi ki çocuklarına da öğretmez.
Hem ne demiş atalar; "Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyim." Yani kimlerler birlikte oluyorsak, onlara benzeriz.
Baştada dediğim gibi, bir cemaate dahil olmak farz değil, ama özellikle bu dehşetli zamanda zarurerettir.
Lakin bazı insanlar cemaatlerin hiç birini beğenmeyebilir. Ama şuda var ki, insan sosyal bir varlıktır. Sosyal olmak ise, maddi ve manevi hayatta birlikte veya ortak bir amaca uygun hareket etmeyi gerektirir.
Hadi diyelim ki cemaatleri sevmiyorsun, o halde neden arkadaşlarından kendine manevi bir cemaat (topluluk) oluşturma gayretine girmiyorsun demezler mi adama?
Hem, iş oyuna ve eğlenceye geldiğinde çabucak bir ortam oluşturuyoruz. Ama iş manevi bir ortam oluşturmaya gelince, "Benim kalbim temiz. Her koyun kendi bacağından asılır." gibi saçma sapan sözleri söyleyip çekiliyoruz.
Mesela kendi ailemizde bir araya gelerek (cemaat) eğlenceli ortamlar oluşturup; Park, gezi, piknik vb. etkinlikler her zaman yapıyoruz. Aynen öylede en azından kendi ailemizde manevi ve planlı bir cemaat ortamı oluşturarak, İslam ilmiyle meşgul olmalıyız. Yani ailemizde ortak bir ahiret mesaisini hakim kılmalıyız. Aksi halde o ailede gerçek huzuru bulmak mümküm olmayacaktır.
Kaldı ki, tebliğ her müslümana farzdır. Bu vazifenin ilk başlangıç dairesi ise, ailedir. Tebliği daha etkili hâle getirmekte ancak birlikte hareket etmekle münkündür.
Velhasıl, her müslüman mümkün olduğunca başka müslümanlarla birlik hareket etmemin yolunu aramalıdır. Yani maddi hayatta uyguladığımız, "Birlikten güç doğar." ilkesini manevi hayattada uygulamalıyız ki, gayelerimize çabucak ulaşalım.
Bakın küfür ehline, yüzlerce cemaat (vakıf vb.) kurmuşlar. Her fırsatta İslam'a saldırıyorlar. Ve "neden biz bu kadar çok farklı guruplara ayrıldık" demedikleri gibi, bu hallerinden bir güç alarak, daha da şevkleniyorlar. Ama bizim içimizden bazıları; cemaatlere şucu bucu diyerek, beceremediği işleri yapanları küçümsüyor... Ne diyelim, Allah ıslah eylesin.