Küçükken Bruce Lee hayatımın kahramanıydı. VHS kasetler kiralanır, Almanya'dan amcamın getirdiği video oynatıcısında o kasetleri sarar sarar en baştan izlerdim. Gerçi Hakkı Bulut'un VHS kasetleri bile vardı bizim evde. Ama orasını havalı olmadığı için çok kurcalamak istemiyorum.
O yaşlarda Bruce Lee gözümüzde öyle bir yerde dururdu ki, ona mınçıka atsan işlemez, bıçak saplasan girmez, o dayak yemez, ölmez acaip bir kahramandı.
Sağ baş parmağı ile burnunun ucuna üç defa vurunca yenemediği düşman kalmazdı. O parmak o buruna gidince gözlerimin içi parlar "alçak düşman al sana bombe" edasıyla dahada ekrana kilitlenirdim. Zaman zaman aslan Lee yaralanırdı tabi, ama o zaman bile parmağı ile kanın tadına yalamak suretiyle bakar artık beynine protein mi gidiyor ya da akyuvarlar patlaması mı yaşıyor nedir, düşmanını daha sert ve seri şekilde öldürürdü.
Bir gün arkadaşlar ile oynuyoruz daha yedi yaşında falanım "bakın dedim şimdi size ölümsüz nasıl olunur göstereceğim" bir gün önce düşmüşüm hafif kabuk bağlamış yaram onuda sabah oynayıp kanattım. Kan yok ama kan izi var yarada. Aynı Lee usta gibi yaptım, o kandan bi gıdım göz hakkı kadar alıp yaladım. Çoğu benden büyük olan ve çoğu erkek olan arkadaşlarım da" bu salak ne yapıyor acaba ya "diye dikkatle bana bakıyorlar. "gördünüz mü şimdi bana ne yapsanız ben ölmem çünkü Bruce Lee böyle yapıyor ve ölmüyor" dedim.
İçlerinden biri "Bruce Lee öleli yıllar oldu manyak mısın sen" dedi. Yok yaaa dedim bastım kahkahayı, ama nasıl dalga geçiyorum "ölmezki o neden ölsün ki?" Baktım ciddiler, koşarak anneme gitti, "Bruce Lee ölmüş doğru mu" diye sordum. Gözlerini devire devire "evet noldu ki" dedi.
Yıkılmıştım...
Sonradan öğrendim ki o efsane adam tek bir performans hapı yüzünden ölmüş. Hemde bir film sırasında, hemde genç yaşta.
Sonra nedense bir daha Bruce Lee filmi hiç izlemedim. İçten içe ona öldüğü için kızıyordum bile. Onu kahraman yapan bendim. Gözümde onu bu kadar büyüten bendim. Onun ne suçu vardı oysa çocukluk aklı işte.
Şimdi son günlerde yıllardır aslansın cansın şöylesin böylesin iyi ki varsın denilen Binali Yıldırım'ın aynı kişiler tarafından neredeyse vatan haini ilan edildiğine şahit oluyorum. Çok tuhaf geliyor bu durum bana.
Gerçi biz bu hataya hep düşüyoruz bunun siyasetçi, sanatçı ya da sıradan bir sosyal medya fenomeni ya da sevgiliniz ya da çocuğunuz olması fark etmez.
Bazı kişilere sanki doğa üstü varlıklar ve hatadan münezzeh muamelesi yapıyor, yaptıkları ilk hatada kendi çıkardığımız yerden yine kendimiz tekmeleyip düşürüyoruz. Kusursuz insanlar gibi muamele edip ilk kusurda onları terk edip yine başka kusursuz insanlar aramaya başlıyoruz.
Hayatımız bu yüzden hayal kırıklıkları ile dolu.
Siyasetçilerin, sanatçıların ya da hayatımıza giren dokunan herkesin en başta kendimizin zaten yürüyen kusurlar olduğumuzu fark ettiğimiz zaman, aslında kafamıza taktığımız şeylerden gerçekten kusur olmadığını anlayacağız.
Binali Yıldırım temsil ettiği makam gereği bir şey yapınca vatan haini olmayacağı gibi, Bruce Lee filmlerinde hiç ölmedi diye ölümsüz olmadı.
O yaşlarda Bruce Lee gözümüzde öyle bir yerde dururdu ki, ona mınçıka atsan işlemez, bıçak saplasan girmez, o dayak yemez, ölmez acaip bir kahramandı.
Sağ baş parmağı ile burnunun ucuna üç defa vurunca yenemediği düşman kalmazdı. O parmak o buruna gidince gözlerimin içi parlar "alçak düşman al sana bombe" edasıyla dahada ekrana kilitlenirdim. Zaman zaman aslan Lee yaralanırdı tabi, ama o zaman bile parmağı ile kanın tadına yalamak suretiyle bakar artık beynine protein mi gidiyor ya da akyuvarlar patlaması mı yaşıyor nedir, düşmanını daha sert ve seri şekilde öldürürdü.
Bir gün arkadaşlar ile oynuyoruz daha yedi yaşında falanım "bakın dedim şimdi size ölümsüz nasıl olunur göstereceğim" bir gün önce düşmüşüm hafif kabuk bağlamış yaram onuda sabah oynayıp kanattım. Kan yok ama kan izi var yarada. Aynı Lee usta gibi yaptım, o kandan bi gıdım göz hakkı kadar alıp yaladım. Çoğu benden büyük olan ve çoğu erkek olan arkadaşlarım da" bu salak ne yapıyor acaba ya "diye dikkatle bana bakıyorlar. "gördünüz mü şimdi bana ne yapsanız ben ölmem çünkü Bruce Lee böyle yapıyor ve ölmüyor" dedim.
İçlerinden biri "Bruce Lee öleli yıllar oldu manyak mısın sen" dedi. Yok yaaa dedim bastım kahkahayı, ama nasıl dalga geçiyorum "ölmezki o neden ölsün ki?" Baktım ciddiler, koşarak anneme gitti, "Bruce Lee ölmüş doğru mu" diye sordum. Gözlerini devire devire "evet noldu ki" dedi.
Yıkılmıştım...
Sonradan öğrendim ki o efsane adam tek bir performans hapı yüzünden ölmüş. Hemde bir film sırasında, hemde genç yaşta.
Sonra nedense bir daha Bruce Lee filmi hiç izlemedim. İçten içe ona öldüğü için kızıyordum bile. Onu kahraman yapan bendim. Gözümde onu bu kadar büyüten bendim. Onun ne suçu vardı oysa çocukluk aklı işte.
Şimdi son günlerde yıllardır aslansın cansın şöylesin böylesin iyi ki varsın denilen Binali Yıldırım'ın aynı kişiler tarafından neredeyse vatan haini ilan edildiğine şahit oluyorum. Çok tuhaf geliyor bu durum bana.
Gerçi biz bu hataya hep düşüyoruz bunun siyasetçi, sanatçı ya da sıradan bir sosyal medya fenomeni ya da sevgiliniz ya da çocuğunuz olması fark etmez.
Bazı kişilere sanki doğa üstü varlıklar ve hatadan münezzeh muamelesi yapıyor, yaptıkları ilk hatada kendi çıkardığımız yerden yine kendimiz tekmeleyip düşürüyoruz. Kusursuz insanlar gibi muamele edip ilk kusurda onları terk edip yine başka kusursuz insanlar aramaya başlıyoruz.
Hayatımız bu yüzden hayal kırıklıkları ile dolu.
Siyasetçilerin, sanatçıların ya da hayatımıza giren dokunan herkesin en başta kendimizin zaten yürüyen kusurlar olduğumuzu fark ettiğimiz zaman, aslında kafamıza taktığımız şeylerden gerçekten kusur olmadığını anlayacağız.
Binali Yıldırım temsil ettiği makam gereği bir şey yapınca vatan haini olmayacağı gibi, Bruce Lee filmlerinde hiç ölmedi diye ölümsüz olmadı.