Bugüne kadar bir kişiye gidip "ya beni sayfanızdan tavsiye eder misiniz?" gibi bir ricada hiç bulunmadım kimseden. En samimi olduğum insanlara bile bu konuda bir şey demedim. Kendileri teveccüh ettiler saolsunlar. Geçenlerde bi hanım kardeşimiz benim için "onu ben ünlü ettim" gibi bir şey demiş onu duyunca da tebessüm ettim, doğrudur etmiştir.
Ancak ben bunun hiç bir zaman ne talibi oldum ne de arzu ettim. Yirmiye yakın irili ufaklı dergiden teklif aldım öyle ya da böyle, dört yayınevi bizzat benimle irtibata geçti bir kitap yazarsam çıkarmak istediklerini yardımcı olacaklarını söylediler. İnternet sitelerini saymadım...
Hepsini reddettim.
Bu soru bana çok geliyor "neden yapmıyorsun?"
Birinci sebebi ben hiç bir görüş, ideoloji, cemaat ya da tarikat ile anılmak onların vitrin yüzü olmak istemiyorum. Bir söz var "öyle pusluki hava şeytan bile minada taş atıyor" diye. Kimseyi tanımıyorum, tanımadığım insanlara güvenip yola çıkmaktansa kendi kendime yazıp insanlara böyle ulaşmayı daha sağlamalı yol olarak görüyorum.
İkincisi samimiyet ile yaptığım şu işe para karışsın istemiyorum. Ben dünyayı gönüllülerin değiştireceğine inanan biriyim. İşin içine para girdiği zaman orada ihlasın yerinin kaybolacağını, kalemin titrinin bozulacağını düşünüyorum. Kendi istediğinizi değil patronun istediğini yazdığınız zaman insanın kendine özsaygısı kalmaz. Şimdilik böyle düşünüyorum. Benim kalemime karışmayacak bir patron var mı yeryüzüde bilmiyorum varsa gelsin tanışalım.
Üçüncü ve bence en önemlisi benim nefsim şöhreti kaldıracak kadar güçlü değil. Bilinmek, bilinmek için görünmek ve göstermek zorunda artık insanlar. Bu bir mecburiyet artık. Kaçınılmaz bir şey gibi sanki. Görünmüyorsan yoksun adeta.
Görünür olmak beraberinde bir sürü sorunu beraberinde getiriyor. Bir defa görünür olmayı sürekli kılmak adına popüler şeyler yazmanız gerekiyor. Devamlı gündemde kalmak ve görünürlüğü daha doğrusu şöhreti diri tutmak adına bir sürü taviz veriyor, inanmadığınız şeyleri yazmak zorunda kalıyorsunuz.
Benim hayat felsefem çok görünmek değil açıkçası...
Bana kalırsa, şu ana kadar görünür alana talip olmamış, bilakis görünür alandan uzak kalmayı tercih etmiş, kendi dünyasında ulaşabildiği kadar isimle yüz yüze, göz göze, kalp kalbe temas kurmayı başarabilmiş insanlar en değerli ve en başarılı insanlardır. Ben de onlardan biri olmaya talibim.
Üç günlük dünyaya çok paye vermeye çok hırs yapmaya çok hayal kurmaya gerek yok.
Son aylarda öyle şeyler yaşadımki Allah bana adeta "sen kimsin" dedi.
Ben kimim...
Ancak ben bunun hiç bir zaman ne talibi oldum ne de arzu ettim. Yirmiye yakın irili ufaklı dergiden teklif aldım öyle ya da böyle, dört yayınevi bizzat benimle irtibata geçti bir kitap yazarsam çıkarmak istediklerini yardımcı olacaklarını söylediler. İnternet sitelerini saymadım...
Hepsini reddettim.
Bu soru bana çok geliyor "neden yapmıyorsun?"
Birinci sebebi ben hiç bir görüş, ideoloji, cemaat ya da tarikat ile anılmak onların vitrin yüzü olmak istemiyorum. Bir söz var "öyle pusluki hava şeytan bile minada taş atıyor" diye. Kimseyi tanımıyorum, tanımadığım insanlara güvenip yola çıkmaktansa kendi kendime yazıp insanlara böyle ulaşmayı daha sağlamalı yol olarak görüyorum.
İkincisi samimiyet ile yaptığım şu işe para karışsın istemiyorum. Ben dünyayı gönüllülerin değiştireceğine inanan biriyim. İşin içine para girdiği zaman orada ihlasın yerinin kaybolacağını, kalemin titrinin bozulacağını düşünüyorum. Kendi istediğinizi değil patronun istediğini yazdığınız zaman insanın kendine özsaygısı kalmaz. Şimdilik böyle düşünüyorum. Benim kalemime karışmayacak bir patron var mı yeryüzüde bilmiyorum varsa gelsin tanışalım.
Üçüncü ve bence en önemlisi benim nefsim şöhreti kaldıracak kadar güçlü değil. Bilinmek, bilinmek için görünmek ve göstermek zorunda artık insanlar. Bu bir mecburiyet artık. Kaçınılmaz bir şey gibi sanki. Görünmüyorsan yoksun adeta.
Görünür olmak beraberinde bir sürü sorunu beraberinde getiriyor. Bir defa görünür olmayı sürekli kılmak adına popüler şeyler yazmanız gerekiyor. Devamlı gündemde kalmak ve görünürlüğü daha doğrusu şöhreti diri tutmak adına bir sürü taviz veriyor, inanmadığınız şeyleri yazmak zorunda kalıyorsunuz.
Benim hayat felsefem çok görünmek değil açıkçası...
Bana kalırsa, şu ana kadar görünür alana talip olmamış, bilakis görünür alandan uzak kalmayı tercih etmiş, kendi dünyasında ulaşabildiği kadar isimle yüz yüze, göz göze, kalp kalbe temas kurmayı başarabilmiş insanlar en değerli ve en başarılı insanlardır. Ben de onlardan biri olmaya talibim.
Üç günlük dünyaya çok paye vermeye çok hırs yapmaya çok hayal kurmaya gerek yok.
Son aylarda öyle şeyler yaşadımki Allah bana adeta "sen kimsin" dedi.
Ben kimim...