Hiçbir ülkenin askeri teçhizatı, uluslararası kaynaklarda (resmi/gayriresmi) belirtildiği ölçüde değildir.
Bazı ülkeler verdiği rakamlardan çok daha azına sahipken, bazı ülkeler verdiği rakamların çok üzerinde/kayıtsız teçhizata sahiptir -ki- bu ülkelerin en başında Türkiye gelir.
Bu nedenle ABD'nin Türkiye'yi dört bir yandan kuşatması pek birşey ifade etmediği gibi, bunu zaten çok iyi bilen ABD;
Eğittiği 80 bin PYD militanı, yığdığı binlerce tır silahına veya Akdeniz'e gönderdiği vurucu gücüne değil,
İçeride ki 'bizim çocuklar'-ına ve kriz sürecinde yangına körükle gidecek olan gönüllülerine/maşalarına güveniyor.
***
ABD, Türkiye'de Türk(!) tipi bir Guadio öne sürmeye çalışıyor.
Devlet her ne kadar bu planı bozabilecek yetiye sahip olsa da;
Bugün Türk(!) tipi Guadio'nun ABD'nin vesayet memuru olduğunu/olacağını bile-göre peşinden gidecek milyonlar olduğu açık/acı bir gerçektir.
Sahneye sürülen vesayet memuru, bir piyondan ibarettir. Kendisini esas yöneten/yönlendiren Kaftancıoğlu'dur -ki- Kaftancıoğlu'nun bağlantıları, CHP'nin cürmünü fazlasıyla aşan yerlere ulaşıyor.
Bununla beraber seçimlerde yapılan büyük operasyonun başında duran/yöneten kişi de yine Kaftancıoğlu'dur. Tüm bunları başından itibaren bilen Devlet, yeterli deliller ile beraber hukuk sürecini nihai başlatmıştır.
Ek/son olarak, DHKP-C ve MLKP'nin en büyük militan yetiştirme kampları, Yunanistan'da bulunuyor.
Dolayısıyla son bir aydır Yunan medyasının bitmek bilmeyen İstanbul manşetlerinin sebebi;
Sahnede ki vesayet memurunun ırkı ile alakalı değil, kendisinin yanında duran/yöneten kişinin, yani 'esas memurun' bağlı olduğu silahlı terör örgütünlerine ev sahipliği yapıyor olmalarından dolayıdır.
***
Bugün,
- Irak'dan Katar'a,
- Suriye'den Çad'a,
- Libya'dan Bosna'ya,
- Cibuti'den Somali'ye,
- Filistin'den Pakistan'a,
- Venezula'dan Baycan'a,
- Sudan'dan Arnavutluğa,
- Lübnan'dan Afganistan'a uzanmış/yayılmış olan Türkiye'nin plânları, fazla değil 20 yıl içerisinde çok daha iyi anlaşılacaktır.
Bugün Ortadoğu'da uçan tek kuştan dahi Türkiye'nin haberdar olduğunun farkına varanlar,
Türkiye ile olan varoluş mücadelesini vekaletler üzerinden sürdürenler,
Esasında Türkiye'nin yeni dünya düzeninde ki nihai konumunu/hedefini değiştiremeyeceklerini de çok iyi bilenlerdir.
Türk milleti her ne kadar dünyada ki en deli/hızlı-kanlı toplumlardan biri olsa da (bu şuanki en ciddi iç sorunumuzdur).
İmparatorluk/devlet, tarihinin başlangıcından itibaren emsalsiz bir tahammül/sabra sahiptir -ki- tüm tarihi boyunca bu vasfı sayesinde zafere/hedefe ulaşmıştır, ulaşacaktır.