Abdulhamid Han ve Türkiye

Abone Ol
Sultan Abdulhamid Han'a dair;

Türkiye ilk dış borcunu 1854 Kırım savaşı sonrasında almıştır. 1874'e kadar yani 20 yıl içerisinde 15 defa dış borca gitmiş ve 1875 sonu itibariyle iflas etmiştir.

Sultan Abdulhamid, amcası Abdulaziz'i katledenler tarafından V. Murad -takdiri ilâhi- sonrası kendisine Meşrutiyet dayatılarak, eli kolu bağlı bir şekilde tahta getirilmiştir. Daha taht üzerinde hakimiyet kuramadan, Ayastefanos antlaşması ile sonlanacak olan (93 harbi olarak bilinen) Türk-Rus savaşı patlak vermiştir -ki; Son günlerde etrafta dolaşan 'şu kadar toprak kaybetti, bu kadar toprak verdi' denilen yerlerin ekseriyeti bu savaş sonrası elden çıkmıştır.

Hülasa Abdulhamid Han, Türkiye'nin daha önce hiç düşmemiş/görmemiş olduğu oldukça zor şartlar altında 33 yıl gibi bir süre daha imparatorluğu ayakta tutmayı hedeflemiş ve başarmıştır.

Bu süre içerisinde dış borcun 9/10'unu ödemiş, bugün ki Türkiye'nin en ileri olduğu alanların (Harbiye, Tıbbiye ve Mülkiye) mekteplerini geliştirmiş/yaymış (öyle ki yüzlerce açmış), ilk elektriği ve matbaa makinelerini getirtmiş, onlarca kütüphane açmış/binlerce kitap bastırmış, 6 bin km demiryolu döşetmiş ve 400 yıldır gözardı edilen Anadolu ve Şark'a imparatorluk tarihinin en büyük yatırımlarını yapmıştır.

Hazine Hassa üzerinden göçebe hayatı süren on bilerce Müslümanı yerleşik hayata geçirtmiş, İstihbarat alanında daha önce eşi benzeri görülmemiş bir ağ oluşturmuş ve dünyanın hemen her ucuna gerek mektepler, gerek ibadethaneler ve gerek diplomasi üzerinden Türkiye izini kazımıştır.

Kısacası yaptığı/getirdiği yenilikler ve eğitime/bilime verdiği önem ile bugün ki modern Türkiye'nin temellerini -net bir şekilde- atmıştır.

Son(uç) olarak bugün kendisinin 19. yüzyılın siyasi dehası olduğunu oryantalist olsun, yerli olsun tüm tarihçiler kabul ederken, dönemin siyasetçileri de yine kendisinin eşsiz bir Diplomat/Hükümdar olduğunu defaatle dile getirmiştir.

***

Adeta genetiklerine işlemiş eziklikleri dahilinde, öylesine derine düşmüşler/saplanmışlar ki...

Türkiye'nin dik duruşu ve dahası; bu duruşun, yeni dünya dizayn edilirken, ABD vb. emperyalizmi/mafyacılığına karşı 'yeni bir ideoloji' olduğunu görmek bir yana, ihtimal dahi veremiyorlar.

Bu devlet, birilerinin havsalasına sığmayacak kadar köklü/güçlü olduğu gibi birilerinin hayallerinde oturttuğu 'Cihan Devleti' sırrına da 'kapıyı' aralamıştır artık.